05 Aralık 2025
  • İstanbul10°C
  • Ankara-1°C
  • Antalya10°C

KAZIK YEMEKTEN BIKAN TURİST SU İÇİN BİLE PAZARLIK YAPAR OLDU

Türkiye’de hayat pahalıysa sadece bize mi pahalı, ekmek arası tavuk döner yiyip 3 bin lira hesap ödeyen turiste de pahalı değil mi? İşte Kapalıçarşı esnafının kan ağlamasının sebepleri... Kazıklamak ve pahalılık ilk sırada, deprem ve savaş da cabası!

Kazık yemekten bıkan turist su için bile pazarlık yapar oldu

08 Temmuz 2025 Salı 11:59

İSTANBUL - Turistik alışverişin merkezi Kapalıçarşı’da hemen tüm esnaf aynı şeyi söylüyor: Geçen yıla göre işlerimiz yüzde 50 düştü. Sebep? Dünyanın her yanında turist kazıklanır ama biz biraz abarttık, şimdi cezasını çekiyoruz! Ancak tek sebep bu değil. Türkiye’de hayat pahalıysa sadece bize mi pahalı, ekmek arası tavuk döner yiyip 3 bin lira hesap ödeyen turiste de pahalı değil mi? İşte Kapalıçarşı esnafının kan ağlamasının sebepleri... Kazıklamak ve pahalılık ilk sırada, deprem ve savaş da cabası!
Oksijen gazetesi yazarı Mine Şenocaklı turistin kazıklanması üzerine güzel bir yazı yazmış

Mine Şenocaklı’nın “Kazık yemekten bıkan turist su için bile pazarlık yapar oldu” başlıklı yazısı şöyle:
İstatistikler önemlidir, ama nasıl okuduğunuza, yorumladığınıza bakar. Eğer ki gerçeğin değil de ‘pembe tablolar’ın peşindeyseniz sizi ters köşe yapar. Bu hafta izlenimimi hazırlarken bunun farkına çok net biçimde vardım. İstatistiklere göre Türkiye’ye gelen turist sayısı artarken, esnaf niye bu kadar mutsuzmuş anladım. Önce pembe tabloyla başlayayım, sonra gerçeklerle yüzleşelim o zaman…

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UN Tourism) yayımladığı Mayıs 2025 Dünya Turizm Barometresi’ne göre Türkiye, 2024 yılında 56.7 milyon yabancı ziyaretçiyle, dünyada en çok turist çeken ülkeler sıralamasında İtalya’yı geçerek dördüncü sıraya yükseldi. Turizm ligindeki ilk beş ülke, Fransa, İspanya, ABD, Türkiye ve İtalya oldu.

turist,-alisveris,-pazar.jpg

Kapalıçarşı’nın girişindeki Hilal Büfe’de 7 çalışan, 6 müşteri vardı...

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a göre gidişat iyi, “Dördüncülüğe yükselerek turizmdeki başarımızı bir kez daha tescilledik” diyor. Gerçekten de bu rakamlara bakarsanız turist sayısı artıyor, demek ki turizmcilerin işleri yolunda... Bunu teyit etmem hiç de zor değil, Avrupa’nın en çok turist çeken ikinci kenti İstanbul sonuçta. İstanbul’da turizmin kalbi de Tarihi Yarımada ve tabii turistik alışverişin merkezi Kapalıçarşı.

“BIZE TURISTIN YOKSULU GELIYOR”

Kapalıçarşı’ya gidiyorum. Beyazıt girişindeyim… Civarda sağlı sollu pek çok dükkan var. Hemen hediyelik eşya satan birine giriyorum. İçeride müşteri yok. 25 yıldır bu işi yapan 45 yaşındaki Zeki Demiray’a “İşler nasıl? Çok turist geliyormuş Türkiye’ye. Öyle mi?” diye soruyorum. Şaşkın cevaplıyor, “Yok... Görüyorsunuz işte dükkan boş.” “Ama İtalya’yı bile sollayıp dördüncü ülke olmuşuz” diye üsteliyorum. Zeki Bey, “Vallahi ben onu bilmiyorum. Bizim işler geçen seneye oranla yüzde 50-60 düştü. Fiyatlar artık çok pahalı geliyor turistlere” oluyor cevabı.

Zeki Demiray

Şöyle bir etiketlere bakıyorum, çantalar 500, seccadeler 550 lira… “Fiyatlarınız uygunmuş” diyorum. O devam ediyor: “Bize en çok Balkan ülkelerinden günübirlik turistler geliyor. Ceplerinde 50-100 euro oluyor... Onlara pahalı geliyor tabii” diyor.

turist,-alisveris,-pazar-001.jpg“100 MILYON HİNTLİ GELSE NE OLUR?”

Az ötede tişört ve çanta satan iki esnaf sohbet ediyor. Ben de katılıyorum aralarına. 40 yaşındaki İlhan Karatay, 15 yıldır esnaf. 48 yaşındaki Cihan Vatan ise 20 yıldır... Cihan Bey, “Geçen yıla kıyasla işler yüzde 50 düştü, belki daha fazla” diyor. Ardından meselenin turist sayısıyla ilgili olmadığını, gelen turistin cebindeki para olduğunu söylüyor: “Turist var, turist var. Son dönemde Hintler, Pakistanlılar geliyor. Ama 100 milyon kişi de gelseler bir şey kazanamazsınız. Mesela Çinliler geliyor. 100 turist giriyorlar çarşıya... Bir tanesinin elinde poşet göremezsiniz. Bir şey almıyorlar. Sadece geziyorlar.”

Acaba burada satılan pek çok ürünün Çin menşeli olması mı bunun sebebi?

“TÜRKIYE, MISIR'DAN DÖRT KAT PAHALI”

İlhan Bey, “Şu da var, turistleri kaçırdık. İnsanımız aç gözlü. Özellikle restoranlar… Bu civardaki restoranlara oturup izleyin. En az 100-150 euro geliyor hesap. Bu yüzden turistler artık Mısır’a, Yunanistan’a gidiyor. Çünkü çok kazıklandılar. Ben de tatil için Mısır’a gitmek istiyorum. Çünkü Bodrum’dan çok daha ucuza geliyor. Dört kat fiyat farkı var arada” diyor.

Bu arada Hint kafilesi geliyor, sadece bakıp gidiyorlar. İlhan Bey, tam bir Kapalıçarşı esnaf ağzıyla, “Fiyat söylüyorsun, mesala 800 lira. Daha baştan ‘I give you four hundred lira’ diyorlar. Yani 400 lira... Bu pazarlık işini hepsi öğrenmiş turistlerin. Sebebi belli, esnafa güvenmiyorlar artık. Haklılar.”

Kapalıçarşı’nın hemen girişindeki Hilal Büfe’deyim. İçeride ikisi patron toplam yedi çalışan, buna karşılık sadece altı turist var. “İşler nasıl?” diye soruyorum, meyve suyu sıkan 35 yaşındaki Fatih Dokumacı’dan geliyor cevap: “Her sene daha da kötüye gidiyor.” Sebep?.. “Turist sayısı da, kalitesi de düştü. Fiyatlar ise yükseldi. Her şey için pazarlık yapıyorlar artık. Sosyal medyada birbirleriyle yazışıyorlar. Çok yüksek fiyat çekenler, hatta bire 10 isteyenler oluyormuş. Onlar da artık kazıklanmak korkusuyla, bir şişe su için bile pazarlık yapıyorlar. O derece! Ama bizim fiyatlarımız herkes için geçerli ve uygun” diyor.

Duvarda koskoca bir fiyat listesi var. Gerçekten de fiyatlar uygun. Ayran 60, limonata 80, hamburger 100 lira… Yine de dükkanda yedi çalışana karşı altı müşteri var.

turist,-alisveris,-pazar-002.jpg“TURISTI GAFIL AVLAYAN FAZLA FIYAT ÇEKIYOR”

Kapalıçarşı’ya giriyorum… İçerisi her zamanki gibi kalabalık, turist de az değil, ama dükkanların içi boş. Bir çantacının önünde çay içip sohbet eden iki çalışana yanaşıyorum. Sorum aynı… 30 seneyi aşkın bir zamandır Kapalıçarşı’da çalışan 56 yaşındaki Ufuk Yıldırım, “Geçen yıldan bu yana işlerimizde yüzde 50 düşüş var. Belki daha da fazla. Azalmasının iki sebebi var, İran-İsrail savaşı ve pahalılık. Artık sadece bize değil, turistlere de pahalı geliyor Türkiye. Çoluk çocuk bir yere oturup ekmek arası tavuk döner bile yeseler 3 bin lira tutuyor. Bu yüzden artık gelmiyorlar” diyor.

Mert Karakuş

Dört yıldır Kapalıçarşı’da çalışan, 24 yaşındaki Mert Karakuş alıyor sözü ve “Bizim ülkemizin bir enflasyon sorunu var. Bu yüzden turisti gafil avlayan esnaf fazla fiyat çekiyor. Daha fazla kazanmak için… Dünyanın her yerinde turist biraz kazıklanır ama biz biraz abarttık. Bu yüzden de turistler Yunanistan’a, Mısır’a gidiyorlar artık” diyor.

“ZENGIN ARAPLAR LÜKS AVM'LERE GIDIYOR”

Biz sohbeti koyulturken, 22 yaşındaki Suriyeli Hazım Sanker katılıyor aramıza. 13 yaşında gelmiş Türkiye’ye. Beş yıldır Kapalıçarşı’da çalışıyor. O da işlerin azaldığını söylüyor. “Her yıl daha kötü oluyor. Pek çok sebep var. Ama birinci sebep, pahalılık” diyor. Peki ya Arap turistler?.. “Onlar Kapalıçarşı’ya gelmiyorlar artık. Özellikle zengin Araplar lüks AVM’lere, Zorlu Center, İstinye Park ve Mall of İstanbul’a gidiyorlar” oluyor cevabı.

Bu kez, 22 yaşındaki Adem Bozdemir’e soruyorum aynı soruyu. O da beş yıldır tezgâhtarlık yapıyormuş. “Ülkemizdeki ekonomik gidişattan ötürü işlerimiz yüzde 50 düştü... Türkiye bence zihniyette Ortadoğulu bir ülke. Bizim turiste yaklaşımımızı değiştirmemiz ve bu Ortadoğulu zihniyetinden kurtulmamız lazım” diyor.

turist,-alisveris,-pazar-003.jpgturist,-alisveris,-pazar-003.jpg“TURIZM RAKAMLARI TÜİK RAKAMLARI GIBI”

Çarşı içinde yoluma devam ediyorum. Gerçekten de dükkanların hemen hepsi boş. Genelde konuşmak istemeyen esnaf bu sefer adeta iç döküyor. Bir hediyelik eşya dükkanının önünde turist bekleyen 50 yaşındaki Ercan Alkan, 38 yıldır bu işi yapıyormuş. Yani 12 yaşından beri…Ona da “İşler nasıl gidiyor? Turist sayısında İtalya’yı bile sollamışız” diye soruyorum. Sanki bu soruyu bekliyormuş gibi başlıyor anlatmaya: “Vallahi turizmdeki rakamlar da TÜİK’in enflasyon rakamları gibi... Biz buraya çalışmaya gelen yoksul Pakistanlı’yı da turist sayıyoruz. Ben kazandığım paraya bakıyorum, düştü. Gelen turistin kalitesi de düştü. Buraya Amerikalı, Japon turist gelmezse olmaz. Şimdi Çinliler geliyor, onlar da çok şeytan adamlar! Para harcamıyorlar. Hindistan’dan şirketler çalışanlarını getiriyor. Adamlar, günlük 5-10 dolar bütçe ayırıyorlar...”

Ercan Alkan

Peki ya aşırı fiyatlar? Bir örnekle çok güzel özetliyor: “Geçen hafta bir arkadaşım Yunanistan’a tatile gitti, ‘Abi Bodrum’da bir yere oturduğumda 15 bin lira hesap ödüyorum. Aynı sofraya Yunanistan’da 100 euro verdim. Tam üçte biri’ dedi. İşte bu yüzden turizmde geriliyoruz.”

ŞAŞKINIM, NUSRET'IN ÖNÜNDE KUYRUK YOK!

Kapalıçarşı’nın Nuruosmaniye kapısına doğru ilerliyorum. Ne zaman geçsem önünde uzun kuyrukların olduğu Nusret’in önü boş. O anda çok daha net anlıyorum turist sayısının azaldığını, gelenlerin de artık çok fazla hesap kitap yaptığını. Sultanahmet’e doğru yürüyorum. Katar ve Dubai’de de şubeleri olan lokumcu Ramazan Canbaz’ın önünden geçerken dikkatimi çekiyor; içeride tam yedi çalışan var ama tek bir müşteri yok. Neden böyle olduğunu soruyorum, 32 yaşındaki Hüseyin Coşkun cevaplıyor: “Ben üç yıl önce işe başladım. O zaman bir dakika boş kalmıyorduk. Koli koli lokum satıyorduk. Çalışan sayımız 11’di, şu anda yedi… Çünkü işler azaldı. Görüyorsunuz işte hepimiz müşteri bekliyoruz. Turist içeri giriyor, fiyatlar yüksek diyor ve çıkıyor. Bu da neden kaynaklanıyor? Yüksek kiralardan. Buna devletin bir çözüm bulması lazım.”

Halit Adar

Yerebatan Caddesi’nde çok şık bir halıcıya giriyorum. 45 yıldır bu sektörde çalışan 64 yaşındaki Halit Adar, “Geçen yıla kıyasla işler de, gelen turist sayısı da zayıf” diyor. Peki neden? İşte cevabı: “Pek çok etken var. Bindiğimiz dalı kestik. Keserken de 50 ayrı testere kullandık. Pahalılık, kazıklama, kalitesizlik, tek düzelik gibi... Şimdi bunun cezasını çekiyoruz. Ama en büyük sebep pahalılık. En zengin turist buradan 20 bin dolara halı alıyor, çıkıp dışarıda yemek yiyor, 500 dolar hesap geliyor. Belki bu para hiç önemli değil onun için. Ama ‘Ben Amerika’nın en lüks restoranında yemek yiyorum bu parayı vermiyorum. Tamam İstanbul çok güzel ama bu kadar pahalılık olmaz’ diyor. Belki bugün yaşadıklarımız ders olur da, daha profesyonel, daha saygılı bir turizme geçeriz.”

“ÖNCE DEPREM, SONRA SAVAŞ AMA ESAS SEBEP PAHALILIK”

Yerebatan Sarnıcı’nın önünde de her zaman uzun turist kuyrukları olur, ama bugün yok. Gülhane’ye doğru yürürken küçük bir Maraş dondurmacısına rastlıyorum. 53 yaşındaki Cuma Çiğdem, 26 yıldır bu işi yapıyormuş. “Turist kayboldu... Önce İstanbul depremi, sonra savaş turist sayısını komple etkiledi. Ama asıl sebep pahalılık… Turist diyor ki, ‘Ben memleketimde 2 euro’ya yiyorum dondurmayı, burası pahalı. Haklı ama kiralar o kadar yüksek ki bütün fiyatlara yansıyor” diyor.

Bakıyorum küçük dondurma 150, orta boy 250, büyük boy 350 lira... İki turist geliyor, iki küçük dondurma istiyor. Vedalaşıyoruz.

BIR TOP DONDURMA 300 TL OLUR MU?

Dondurmacı Cuma Çiğdem, “Bu yıl turist kayboldu” diyor.

Gün boyunca “Turistler kazıklanıyor” benzeri şikayetleri dinledikten sonra benzer bir duruma şahit olacağım aklıma gelmezdi! Sultanahmet’te büyükçe bir dondurmacıya giriyorum. Üzerlerinde otantik giysilerle iki çalışan Maraş usulü dondurmayla şov yapıp turist çekmeye çalışıyorlar. Birine yanaşıp “İşler nasıl?” diye soruyorum. “Her yıl bir önceki yılı arıyoruz maalesef” diye yanıtlıyor. Bu arada dondurma fiyatlarını soruyorum. Cevap gelmiyor, yine soruyorum. Ben böyle fiyat öğrenmeye çalışınca, “Abla sana zahmet yayınlamazsan bunu iyi olur” diyor. Ne diyeyim? Tam yoluma gideceğim, diğer yandaki çalışan küçücük bir külah dondurma için bir turisten 300 lira alıyor. Üzülüyorum… Turistin zengini bile olsa, niye bu paraları ödesin ki!

Kaynak: Mine Şenocaklı- Oksijen
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA