08 Aralık 2025
  • İstanbul9°C
  • Ankara6°C
  • Antalya10°C

“AÇIK MAVİ CAMİİ”

Ali Yalnız

10 Aralık 2010 Cuma 20:39

Bilindiği üzere Sultanahmet Camii’sine yabancılar genellikle “Mavi Camii” derler; nedeni de iç duvar boyamalarının ve çinilerin ağırlıklı olarak mavi ve mavi tonlarında renklerden meydana gelmesidir.


Daha sonra bir iç restorasyona girdi bu camii ve o koyu çivit mavisi renk gitti daha açık bir renk tonu geldi; şaştık kaldık...”Mavi Cami” olmuştu “Açık Mavi Camii”... Güzel mi oldu ? Bence değil…O eski orijinal rengi bu kutsal mabetle çok daha ahenk içerisinde görünüyordu. Turist giriş kapısının önündeki sütunun yukarısına doğru bakılırsa o eski orijinal koyu renk hala görülebilir.

Hatırlarım...Yıllar önce bu camii'nin içi birbirinden güzel eski, koca koca antika halılarla doluydu ve caminin o eski otantik havasına çok güzel yakışırdı bunlar; bakmaya doyamazdınız ve yabancılar üzerinde de son derece güzel etki bırakırdı bu görüntü. Sonra yerdeki o güzel eski halılar uçtu gitti ve yerine şu anki kırmızı, kutu kutu tek tip, zevksiz ve alakasız bir makine halısı getirip koydular. Üstelik kırmızı mı kırmızı ! Cami mavi ama yerler kırmızı..kel alaka! Tüm dünya Türkiye’yi bir el dokuma halı cenneti olarak bilirken biz napıyoruz ? En görkemli ve en çok ziyaret edilen camiimizi makine halılarıyla kaplıyoruz ve zevksizliğin üst sınırlarını test edecek şeyler yapıyoruz.


Şu anda Camii’nin yarısından fazlası ziyaret sırasında bariyerle yabancı ziyaretçilerin geçişine kapalı durumda. Yer azlığından dolayı binlerce insan sıkışık bir otobüsteymiş neredeyse birbirine yapışık durumda Camii’i gezmek durumunda kalıyor. Bunu anlamak ta mümkün değil zira Sultanahmet Camii'ni zaten namaz saatlerinde 1 saatten fazla kapatıyorlar ve bunun dışındaki saatlerde mekanın yarısından fazlasının bloke edilmesine gerek var mı? Buna kim karar veriyor ?


Üstelik eskiden hiç kimse kapıda dikilip te arsızca insanların üstüne üstüne  "Donatiooon " diye bağırmazdı. Türkiye de zaten hiç bir cami de böyle bir şey de yoktur..Eskiden kapıda bir iki ayakkabı bekçisi beklerdi ve  bu kişilere  bile tipi çaktırmadan toka ederdik...Nereden nereye..

Bu eşsiz mabedle ilgili daha yazacak onlarda olumsuzluk var ve tamamı işletme sorunları. Bazen dayanamayıp ta saçmalıklara itiraz etmeye kalkan kapı görevlileri inanılmaz bir küstahlıkla rehberlere saldırıda bulunmaktan çekinmiyorlar. Hiçbir şeyden korkuları yok.


Ne yazık ki yapacak hiç bir şey yok…Çevremizde olup biten her türlü olumsuzluk ve kötü davranış artık "bananecilik"le savuşturuluyor, geçiliyor. Varoş kültürünün yavaş yavaş her alana nüfuz etmesiyle birlikte artık mücadele etmekten yorulan şehir kültürü bıktı ve bu değişimi kanıksamaya başladı...Aynen yıllarca Haliç'te yaşayan insanların berbat kanalizasyon kokusuna aldırış etmeden yaşamlarını sürdürmelerinin psikolojik açılımını kitabının ana fikri yapan Hanefi Avcı'nın dediği gibi..