MİLAS- Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Yatağan İlçesi’nde bulunan Stratonikeia antik kentinde sürdürülen çalışmalarını inceledi. Arkeolojik açıdan Türkiye’nin dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu belirten Bakan Günay, bu çalışmalar için yıl sonuna kadar ortalama 30- 40 milyon TL harcanacağını bildirdi.
Yüzyılın arkeolojik buluntusu olarak adlandırılan Pers Valisi Kral Hekatomnos’a ait tarihi mekanda sürdürülen kurtarma çalışmaları hakkında bilgi almak için geldiği Milas’ta Bakan Günay’ı AK Partililer karşıladı. Kurtarma çalışmaların yapıldığı alana geçen Günay’a Kazı Heyeti Başkanı Yrd. Doç. Dr. Abuzel Kızıl ve Prof. Dr. Adnan Diler bilgi verdi. Bakan Günay daha sonra, mezar odasındaki nemin yok edilmesi ve tarihi eser kaçakçılarının sulu karotla yaptıkları delme çalışmasında sudan etkilenen gravürlerdeki tahribatı durdurmak için Avrupa’dan getirilen ve mezar odasına yerleştirilen özel klima sistemleri konusunda uzmanlardan bilgi aldı.
ÖZEL ELBİSELERİ GİYİP, MEZARDA İNCELEMELERDE BULUNDU
Bakan Günay, kazı ekibinin özel elbiselerini giyip, dışarıdan kuyu şeklinde açılan ve mezar odasına giden koridorun kapısından içeri girerek incelemelerde bulundu.
Mezar odasından çıkışta basına bilgi veren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "Fırsat buldukça buradaki çalışmaları yerinde izlemeye gayret ediyorum. Yoğun bir çalışma yapıyoruz. Buradaki resimlerin, fresklerin korunması için de uluslararası danışmanlıklar alınıyor. Olması gereken her şeyi zaman geçirmeden yapmaya çalışıyoruz. Sistemler değiştiriliyor. Dışarıdan da gördüğünüz gibi giriş kapısı açıldı. Çevrede çok sayıda yapı kamulaştırıldı ve mezar ortaya çıkmaya başladı. Burada bir müze planlamamız var. Buna TKİ’nin katkısı olacak. Bunun anlaşmaları yapıldı. Çevredeki tescilli yapıları da katarak geleneksel sanatlarla ilgili merkezler haline getirmeye çalışarak burada son derece görkemli bir müze yapmaya çalışacağız. Müzenin en önemli parçası buradaki lahit. bu lahitle ilgili çalışmalarımızı da kesintiye uğratmadan ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Burası ve çevresinde ortaya çıkarılacak yapıların 21. yüzyıla iz bırakacak bir kazı olduğuna inanıyorum" dedi.
Çevredeki 30’dan fazla yapının kamulaştırıldığını ve lahitin bulunduğu bölgenin tüm hatları ve mimari izleriyle birlikte ortaya çıkmaya başladığını belirten Günay şunları söyledi: "Burada bir müze planlamamız var. Müzeye Türkiye Kömür İşletmelerinin (TKİ) katkısı da olacak. Bunun sponsorluk anlaşması yapıldı. İşin içinde çevredeki tescilli yapıları da katarak kazı merkezi, depo ve geleneksel sanatlar merkezleri haline getirmeye çalışarak burada hem kapalı hem de açık alanda son derece görkemli bir yeni müze yapmaya çalışacağız. Ayrıca, buradaki müzenin en önemli parçası buradaki lahit. Bu lahiti ve bunun çevresinde ortaya çıkacak buluntuların 21. yüzyılda iz bırakacak bir kazı merkezi oluşturduğuna inanıyorum. 21. yüzyılda belki de Türkiye arkeolojide dünyanın ilgisini çekecek. Çünkü çok önemli çalışmalar var. Şu anda Türkiye’de 150’ye yakın yerde biz ve yabancı merkezler her gün kazı çalışmaları yapıyor. Her gün bir kazı başkanımızdan yeni bir buluntuyla ilgili sevindirici bilgiler alıyoruz"

"KAZILARDA 20 MİLYON TL HARCANDI"
Türkiye genelindeki kazılarda yaklaşık 20 milyon TL civarında para harcandığına dikkat çeken Günay, "Yıl sonuna kadar 30- 40 milyon TL’ye çıkmaya çalışacağız. Bunun içinde bütün kaynaklarımızı, döner sermaye imkanları da başta olmak üzere kullanacağız. TKİ’nin burada yaptığı gibi kamu ve özel kuruluşlarla sponsorluklar olursa, Türkiye arkeoloji açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olur. Biz kazmakta, kazdıklarımızı korumakta ve çevreyi koruyarak restore etmekte çok daha hızlı yol alırız. Türkiye’nin kültür varlıklarına sahip çıkarak dünya turizminde marka değeri yüksek özel bir ülke haline gelebiliriz. Bizde bütün gücümüzle bunun için uğraşıyoruz" diye konuştu.
"KAYBOLAN ESERLERİN PEŞİNDEYİZ"
Kral Hekatomnos’un mezarından çalındığı belirlenen bazı eserlerin Milas Müzesi’ne getirildiğini dile getiren Bakan Günay, "Kaybolan eserlerin bir kısmı zaten Denizli Müze Müdürlüğü satın almıştı. Bir kısmının da peşindeyiz. İngiltere’ye kadar takip ettiklerimiz var. Zaman içerisinde bir kısmını bulabileceğimizi sanıyorum" dedi.
Bakan Günay’a yaptığı inceleme sırasında kızı Pınar Günay, Müzeler Genel Müdürü Osman Süslü, kazı heyetinden profesörler ve il ve ilçe protokolü eşlik etti. Soyguna uğrayan ve definecilerin açtığı 1 metrelik delikten ilk olarak Bakan Günay’ın kızı Pınar girdi.

STRATONNIKEIA’NIN TARİHİ
Stratonikeia Muğla'nın Yatağan ilçesi'nin 6-7 km. batısında, Yatağan-Milas karayolu çıkışında 1 kilometre mesafede yer alan Eskihisar köyü ile iç içe bir antik kenttir.
Kent, M.Ö. 3. yüzyıl da kurulmuştur. Bu tarihte Suriye kralı I. Seleukos eşi Stratonike'yi oğlu Antiokhos'a vermiş, Antiokhos da önce üvey annesi sonra eşi olan Stratonike adına Stratonikea kentini kurmuştur.
Antik çağ coğrafyacısı ve gezgini Strabon'a göre kent, çok güzel yapılarla donatılmıştı. Yapılan kazılarda ele geçirilen sikkelerden, Stratonikeia sikkelerinin kentin Rodos'tan bağımsızlığını kazandığı M.Ö. 167'den itibaren basılmaya başlandığı ve Gallienus (253-268) zamanına kadar devam ettiği anlaşılıyor.
Kentin akropolü güneydeki dağın tepesindedir. Bu tepenin çevresi bir surla çevrilmiştir. Kuzeyinde, yamaç üzerindeki bir teras üzerinde şimdiki karayolunun hemen altındaki, bir yazıtta imparator için yapılmış küçük bir tapınağın kalıntıları göze çarpar.
Bunun aşağısında da büyük bir tiyatro vardır. Burada cavea, merdivenlerle 9 cuneus'a bölünmüştür ve tek bir diazoma vardır. Sahne binasının kalıntıları, yapılan kazılarda büyük ölçüde ortaya çıkarılmıştır. Antik kent üzerinde, Yatağan Termik Santralı'nın kullandığı linyit yatakları üzerinde bulunmasından dolayı günümüzde boşaltılmış bulunan Eskihisar köyü bulunmaktadır. Kent surlarla çevrilmiş olup, bugün kent surlarının yalnızca önemsiz uzantıları görülmektedir. Yerleşim alanının kuzeydoğu köşesinde, büyük kesme taşlar ile kireç harçtan örülmüş güçlü bir kalenin yıkıntıları vardır. Yapı, büyük kesme taşlar ile kireçli harçtan örülmüştür. Yapının onarım gördüğü diğer yapılardan alınma yazıtlı taşlar ve sütun gövdelerinden anlaşılmaktadır.
Kentin kuzey kenarındaki ana giriş kapısı büyük bloklardan oluşmaktadır. Geniş ve ince taş duvarcılığı ile örülmüştür. Bu kapının üzerinde kemer olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kapı iki girişlidir. İki kapı girişi arasında bir nymphaion vardır. Kapıdan sonra sütunlu bir alanın ve yolun varlığı görülmektedir.
Kentin tam ortasında, en çok göze çarpan yapısı, kent meclisinin toplandığı bouleuterion bulunmaktadır. Bouleuterion tiyatro benzeri küçük bir yapıdır. Bu yapının hemen batısındaki tek başına duran kapı bu alanın giriş kapısıdır. Bunun Serapis Tapınağı olduğu ileri sürülmüştür; ancak kazılarda bulunan yazıtlar bu görüşün yanlış olduğunu göstermiştir. Bouleuterionun kuzeye bakan dış duvarında Diocletianus'un fiyat listesi ve bunun uygulanmasına ilişkin giriş kısmı Latince yazılmıştır. Bu yapının alttaki oturma sıraları korunmuştur.
Kentin batısında, Antik Yunan ve Roma'da gençlerin düşünsel ve bedensel yönden eğitildikleri, öğrenim gördükleri, spor etkinliklerinde bulundukları gymnasion denilen yapı bulunmaktadır.
Kente giriş kapısının önündeki kutsal yolun kenarında oda mezarlar yer almaktadır. Giriş kapısından başlayan kutsal yol nekropolden geçmekte ve Lagina'daki Hekate kutsal alanına ulaşmaktadır. Söz konusu nekropol sahası günümüzde kömür ocakları havzası altında kalarak yok olmuştur.

Ayrıca birde Mysia Stratonikeia'sı vardır.
Stratonikeia/Siledik Helenistik çağda, Anadoluda, Stratonikeia (ordunun zaferi) adını taşıyan Seleukos’lar prensesleri, kraliçeleri onuruna “Stratonike yurdu” anlamına gelen Stratonikeia adlı iki kent kurulmuştu. Bunlardan biri Karia bölgesindedir; ama birde Mysia Stratonikeia’sı vardır; bu kent Roma döneminde, İndei Stratonikeia ve daha sonrada Stratonikeia Hadrianopolis adıyla para basmıştır. Kırkağaç’ın doğusundaki Siledik köyüdür; köyün yaşlıları “Dededen ögrendigimize göre köyümüzün eskiden adı Selendarios imiş” demektedirler. Selendarios ve Siledik adlarının kökeni, türeyiş öğeleri ve anlamı konusu, TT adlar kitabında incelenmiştir. Kentin paraları üzerinde görülen İndei Stratonikeia adını İndei bölümüne gelince; kentin bulunduğu ovanın ilk çağlardaki adı İndeipedion (Helen dilinde İndei ovası) idi (Louis Robert, Villes d’Asia Minor, sayfa 50-54). Oradan Bakırçay geçer; bir yandan bunu, bir yandanda İndei adının İndos’a (Dalaman çayının eski adına) benzerliği göz önüne tutularak, ”İndei herhalde Bakır çayının buradan geçen bölümü idi” sonucuna varılmaktadır.
Anadoludaki Stratonikeia’ların böyle adlandırılmasının nedeni olan kraliçe Stratonike, Seleukos’lar devletinin ikinci kralı (kurucu ve birinci kral I. Seleukos’un oğlu) I. Antiokhos’un eşi olmasıdır. Kentleri kurup (daha dogrusu oradaki yerleşim birimlerini geliştirip kent durumuna yükselterek) Stratonikeia diye adlandıran I. Antiokhos’tur. Mysia’daki kent Roma egemenligi döneminde, Stratonikeia Hadrianopolis (Hadrianos’un Stratonikeia’sı) ve (Edirne gibi) Adrianoupolis/Hadrianoupolis (Hadrianos’un kenti) adını aldı. İlk çag kenti şu anda Siledik köyü Kırkağaç-Gelenbe asfalt yüzeyli yolun 12. km’sinde ovaya hakim bir tepe üzerindedir. Kentin tarihcesiyle ilgili bildigimiz tek olay, Bergama devletinin son kralı III. Attalos’un vasiyetnameyle kendilerine bıraktıgı, krallık ülkesine el koymak isteyen Romalılara karşı, yalnız bağımsızlıgı amaçlıyor olmayıp toplumsal yapıyı da pek devrimci doğrultuda değiştirmeyi (örnegin ve özellikle, köleliği kaldırmayı) amaçlayan bir ayaklanma çıkarmıştır. Bergamalı prens Aristonikos’un üç yıl boyunca Romalılara kök söktürdükten sonra İ.Ö. 130'da yenildikten sonra buradaki hisar kentine sığındığı, ve kent halkının onu teslim etmek zorunda bırakıldığıdır.



































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.