İSTANBUL- Defineciler, bu kez yasal haklarını arıyor. Bir grup defineci, önümüzdeki ay bir milyon imza toplayıp TBMM'ye sunmak için bir metin hazırlıyor. Definecilik meselesini, girişimin öncüsü 'gizemli defineci' Mahmut Geçgin'e sorduk.
Definecilik, Türkiye için her zaman ilgi çekici bir konu. Aşinalık medyada çıkan garip haberlerle ya da Türk filmleriyle sınırlıysa genellikle tebessüm ettiriyor. Fakat örneğin taşrada, kulaktan kulağa dolaşan sayısız define hikayeleri arasında büyüyenler için her hikaye 'hadi sen de şansını dene, topla kazma küreği, al detektörü, iz peşine düş' çağrısı yapıyor ayrıca. Definecilikle ilgili herhangi bir gündemde bahsi geçen, 'Türkiye'de 5 milyon civarında defineci var' tespiti (her ne kadar kaynağı belirsiz olsa da), bu konunun kitleler açısından taşıdığı ciddiyetin bir işareti.
Haberlerde hep bir şeyler ararken ya da bulduğu değerli bir objeyi satmaya çalışırken yakalandığını okuduğumuz defineciler, bu kez kendi yasal haklarını arıyorlar. Avukat Cihan Şimşek'in hukuki danışmanlığını yaptığı bir girişimle, önümüzdeki ay imzaya açılacak bir metin hazırlanıyor. Hedef bir milyon definecinin imzasına ulaşıp talebi TBMM başkanlığına iletmek.
Girişimin öncülerinden biri Mahmut Geçgin. 1979 doğumlu, Bursa'da yaşıyor. Gömü hikayeleriyle büyüdüğü çocukluğundan beri defineciliğe ilgi duymuş fakat bu işe yedi yıl kadar önce başlamış. Bir süredir de define aramak için kullanılan detektörleri satan bir mağazası var. Defineciliğin halk tarafından genellikle olumsuz algılandığını söylüyor. Kendisi bu nedenle, gittiği yerlerde tepkilerle karşılaşmamak için fotoğraf çektirmeye yanaşmadı. Definecilikle ilgili sorularımızı yanıtlarken ise çekinmedi.
- Definecilik sadece zengin olmanın bir yolu mu, yoksa aynı zamanda bir tutku mu?
Defineciliği hepatit virüsü gibi görüyorum, vücutta vardır ama ne zaman faaliyete geçeceği belli olmaz ve insan ayrımı yapmaz, birden bakarsınız hiç ummadığınız bir kişi, hiç ummadığınız bir yaştan sonra definecilikle uğraşır olmuş. Bizler de yeni yasalardan sonra klavye definecisi olduk çıktık. Sadece sanal ortamda bilgi ve fotoğraf alışverişlerimiz oluyor, ötesine geçemiyoruz artık.
ESKİDEN DEFİNE ARAMAK SERBESTTİ, ARTIK SUÇ
- Yeni yasalar defineciliği yasaklıyor mu?
Eski yasalara göre define aramak serbest, izinsiz kazı yapmak yasaktı. Ancak 2008'den beri izinsiz define araştırmak da suç. Detektörlü ya da detektörsüz fark etmiyor. Yani detektör firmalarının söylediği gibi 'Aramak serbest, kazmak yasak' sözü artık anlamını yitirdi. Define arama maksadıyla araziye çıkan birisi izin almamışsa suç işlemiş sayılıyor. Bu da büyük bir sıkıntı doğuruyor. Her kesimden insan definecilikle ilgileniyor, doktorundan, mühendisine, öğretmeninden, polisine, herkes bir yerde definecilik yapmıştır.
- Başka ülkelerde yasalar var mıdır?
Avrupa'da Yunanistan ve İtalya'da definecilik ülkemizdeki gibi suç sayılıyor ama diğer ülkelerde serbest. Özellikle İngiltere ve Amerika'da yarışmaları olan bir hobi. İnsanlar parklarda, bahçelerde ellerinde detektörle 'tek para' arıyorlar. Zaten bu 'tek para'ları bu insanlar detektörle dolaşıp bulmazsa ne devletin ne de teknolojinin uzaktan hepsini tespit etme imkanı var.
- Bir defineci bulduğu paraları müzeye teslim eder mi?
Bizim girişimimiz bunu da sağlamaya yönelik. Müzeye teslim edilen eserler basit bir tutanağa geçirilmemeli, suiistimalleri önlemek için resim ve video çekilerek teslim alınmalı. Resim ve videoların birer kopyası eseri teslim eden defineciye verilmeli. Defineciler müzenin vereceği ücretin düşüklüğünden veya geç ödenmesinden şikayetçi değiller. Daha çok verdiği eserin kaybolmasından şikayetçiler. Bu sağlanırsa neden teslim etmesin?
- Siz detektör de satıyorsunuz. İşe yarıyor mu o araçlar?
Detektörcülük sektörü tamamen kirlenmiş. Yıllardır insanlara 1 metre derine inemeyen detektörleri 6-12 metre arası derinlik vaadiyle sattılar. Satmaya da devam ediyorlar. Defineci zaten kandırılmaya müsait. Hatta o kadar alışmışlar ki yalanlara, 'Detektör derinliği soranlara 1 metreyi geçmez' dediğimizde tepkilerle karşılaştığımız oluyor. Dudaklarımızın arasından çıkacak iki kelimeye inanıp gecesini gündüzünü ve tüm parasını bu işlere harcayacak bir kitledir defineciler. Biz boş vaatler vermiyoruz satarken, bakalım başarılı olabilecek miyiz?
- Siz hiç define buldunuz mu?
Hiç bulmadım, bulana da şahit olmadım. Ama define bir gerçek ve her yıl bulanlar oluyor, bunların bir kısmını haberlerde görüyoruz. Sürekli yakalanan eserler oluyorsa, bulanlar da oluyordur herhalde. Tabii bir de yakalanmayanlar vardır. Zaten yasal taleplerimizdeki amacımız yakalanan ve yakalanmayanları aynı yere yönlendirmek. Yani ne eserle yakalanıp cezaevine girsin insanlar, ne de bulduğu eserleri kaçak satmaya çalışsınlar.
DEFİNE KADROSUNDAKİ CİNCİ HOCALAR
- Define ararken gizemli olaylarla karşılaşanların hikayeleri çok anlatılır, siz yaşadınız mı bu tür maceralar?
Başımdan ilginç olaylar geçmedi ama definecilerden duyuyoruz. Arazi şartlarında gecenin karanlığı, yakalanma korkusu derken insanlar halüsinasyon görüyor. Cin aleminden varlıkların hareketlerine şahit olduklarını düşünüyorlar. Bunlar normal ve sakıncası yok. Sakıncalı olan böyle şeyleri gördüğünde, orada korunan bir define olduğuna inanmak.
- Cinli define hikayeleri yaygın mıdır?
Çok yaygın. Gece herhangi bir vahşi hayvan sesi duyduğunda bile bunu cinlere yoran defineciler oldukça fazladır. Bu nedenle kazı kadrolarına mutlaka bir cinci hoca alırlar. Yine definenin yerini bulmak için cinci hocalardan yardım isteyen defineciler vardır.
HARİTA OLMADAN DEFİNE NASIL ARANIR?
- Bir de define haritaları vardır...
Define haritalarına artık itibar edilmiyor. Nedeniyse bir dönem çok fazla sahte define haritası yapılması... O kadar çok sahte haritalar yapılmış ki, orijinal harita oranı binde bir bile değil artık. Bu yapılan sahte haritaları İstanbul gibi büyük şehirlerde, defineci kahvelerinde Anadolu insanına yüksek fiyatlara sattıkları çok görülmüş bir şeydir.
- Harita yoksa defineyi nasıl arıyorsunuz, belli yöntemleriniz var mıdır?
Türkiye definecilik ve tarih bakımından dünyanın en zengin coğrafyası. Bu konuda en yoğun bölgelerimiz Ege, Akdeniz ve Marmara. Definecilerin dikkat etmesi gereken püf noktaları vardır. Yıllarca metrelerce derinliklerde define aradılar. Artık bu hurafeden vazgeçmeliler.
- Nedir o püf noktaları?
Türkiye'de her yıl kanalizasyon kazılarında defineler bulunur. Bunlar genellikle bir - bir buçuk metre derinlikte bulunur ve çoğunun çevresinde define işareti yoktur. Zamanla yok olmuştur ya da zaten işaretsiz gömülmüştür. Define ararken önce düşünülmesi gereken şey, 'Ben olsam nerede yaşardım? Nereye gömerdim?' sorusudur. İnsanlar su kaynağına uzak yaşayamazlar. Bu nedenle definecilik su kaynaklarına yakın ve tarıma müsait alanlarda yapılmalıdır. Sonra defineyi gömen adamın neden gömdüğü düşünülmelidir. Kimse toprağın olsun diye gömmemiştir. Fazla parasını güvenlik gereği gömmüştür ve çok derine gömmemiştir. Çünkü para lazım olduğunda tekrar alması, hatta bazen fazla parasını tekrar üzerine eklemesi gerekiyor.
- Defineciler tarihi ve kültürel değerleri bulunan yerlere zarar vermiyorlar mı?
Maalesef zarar veriyorlar. Bilinçsizlikten kaynaklanıyor. Hala gördüğü işaretin altında para olduğunu sanan bilinçsiz bir kitle var. Bu insanlara ulaşmak ve eğitmek için televizyonda kısa programlar yapılabilir. Bakanlık da eğitim verebilir. Yani tarihi yerlerin korunması için en iyi yöntem bu, başka bir yol göremiyorum.
Defineciler ne istiyor?
Taleplerin ne olduğu şöyle özetlenebilir: Definecilere arama ruhsatı verilsin; definecilerin bulduğu eserler kayıt altına alınarak bulana zimmetlensin; bu eserleri defineciler sergileyebilsin; definecilikle ilgili Kültür Bakanlığı'nda bir merci kurulsun; bakanlık defineciler için eğitim versin; tarihi SİT alanlarının korunmasında definecilere sorumluluk verilsin; definecilik çoğu ülkede olduğu gibi suç değil amatör bir tutku, hobi olarak kabul edilsin...
Eyüp Tatlıpınar



































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.