ÖZKAN ALTINTAŞ- TÜRKİYE TURİZM
İSTANBUL- İstanbul turizminin tarih boyunca kalbi olma kimliğini koruyan Beyoğlu’nun arka sokakları artık turizmcileri el atmasıyla kimlik değiştiriyor. Eski hanlar, apartmanlar, köhne binalar, enkaz halindeki yapılar girişken işadamları tarafından onarılarak turizmin hizmetine giriyor. İstiklal Caddesi’nde bulunan binalar yerel yönetimlerin girişimiyle unutulmaktan kurtulup tarihi kimliğine kavuşurken “kullanma, koruma” yöntemiyle yeniden can buluyor.
AYRAMİN OTELLERİ
Her sokağından ayrı bir yaşam ve ayrı bir hikaye barındıran Beyoğlu’nun Sadri Alışık ve Anadolu Sokağı, girişimci işadamı Erdoğan Demir’in et atmasıyla yeni bir kimliğe kavuşuyor.
Ağrı Doğu Beyazıt’tan 6 aylık iken İstanbul’a gelen Erdoğan Demir mucize bir yaşam sonucu 26 yaşında Mısır Çarşısı’nda kavuştuğu 3 baharatçı dükkanı sonrası “Bu ülkeye borcum var” diyerek İstanbul’un gözbebeği İstiklal Caddesi’nde mücevher gibi iki otel açtı.
Erdoğan Demir, Sadri Alışık ve Anadolu Sokağı’nda köhne iki binayı 10 milyon Euro harcamayla restore ederek 36 ve 29 odalı iki adet Ayramin adlı otelleri turizmin hizmetine soktu. Her köşesinin yapımında işçi gibi çalışarak büyük emeği olan Erdoğan Demir, Ayramin otellerinin yönetimi Türk otelcilik sektörünün değerli yöneticisi Nurettin Bezcioğlu’na emanet etti. Otellerin Genel Müdürü Nurettin Bezcioğlu, “Erdoğan beyin heyecanı ve enerjisi bize güç katıyor. Beyoğlu için mücadele veren böyle bir işadamının varlığı turizm için büyük kazançtır” dedi.
ALLAH ÇALIŞANA YARDIM EDER
Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın “en kalabalık” 10 caddesi içinde 3’cü sırada bulunan İstiklal Caddesi’nde bulunan Ayramin Otelleri, Beyoğlu’nun enkaz binalarından biri iken şimdi, her odası farklı tasarımıyla göz dolduran ışıl ışıl ve bölgenin geçmişine saygı duyan birer otel oldu.
Parasızlıktan Ortaokulda eğitimi terkeden Erdoğan Demir, “Allah çalışana yardım eder dedim ve hayalimi gerçekleştirdim. Şimdi hedefimde benim gibi sıkıntı çeken gençlere yeni iş sahaları yaratmak var” diyor.
RUH VE DEĞER UNSURLARı BULUNAN OTELLER
Beyoğlu, İstanbul’un kalbidir, göz bebeğidir. Her zaman İstanbul’un en kalabalık alışveriş ve eğlence merkezi oldu. Günümüzde de bu özelliği devam ediyor. İstanbul’a gelen yerli ve yabancı her turist mutlaka bu bölgeyi ziyaret ediyor. İşletmeye konulan tarihi kırmızı tramvay ise adeta Beyoğlu’nun asimgesi oldu. şimdi ise tarihi binalar turizme kazandırılarak "Pera" bölgesinin değerini bir kat daha artırdı.
İşte böylesine bir ruh zenginliğine sahip Beyoğlu Erdoğan Demir için bir rüyaydı, şenlikti, efsaneydi.
İstanbul’un her semtinin kendine özgü bir kokusu vardır. Beyoğlu’nun da müthiş çekici bir kokusu vardı. Sadece Beyoğlu’nda değil, İstanbul’un geneline yayılmış bir “kentlilik” bilinci bulunuyor. Geçmişte insanlar yaşadıkları şehrin değerinin farkındalardı. En sıradan insanlar bile İstanbul’da yaşama sanatı geliştirmişti. İstanbul'da yaşamak farklılıktı. Hele Beyoğlu'nda olmak başlı başına bir değerdi.
Erdoğan Demir’in hayallerini süsleyen Beyoğlu’nda farklı bir anlayışıyla, İstanbul’un yaşama sanatını geri getiren, içersinde ruh ve değer unsurları bulunan otellerdi. Ayramin otelleri Erdoğan Demir’in bu farklı 'ruh ve değer katma" heyecanı sonrası Beyoğlu mücevher gibi iki otele kavuştu.
AYAKKABIM YOKTU, OKULA TERIKLE GIDIYORDUM
Ağrı Doğu Beyazıt 1977 doğumlu Erdoğan Demir 8 kardeşli ailenin en küçüğü olarak 6 aylık iken İstanbul’a geldiğini belirterek yaşamını şöyle özetledi:
“Yoksulduk. 8 kardeşimle küçük bir evde yaşıyorduk. Ayakkabım yoktu. Orta okula terlikle gidiyordum. Yokluk içindeydik. Babam kötü durumdaydı. Aileme bakmak için okulu bırakmak zorunda kaldım. Bir cok işe girdim. Anten fabrikası, mum fabrikası gibi pis işlerde çalıştım. 14 yaşında iken Mısır Çarşısı’nda baharatçının yanına girince temiz iş olduğunu görerek yerimi bulduğumu anladım.
ABLASINA ALDIĞI KOLYE UĞUR GETİRDİ
Ahdım vardı, ilk kazancımla ablama bir kolye alarak dileğimi yerine getirdim. Bu bana uğur getirdi.
O dönemde yoğun olarak gelen Japon turistlerle konuşmak için kursa giderek Japonca öğrendim. Japonca öğrenirken geleneklerinde “ya en iyi, ya da yok olma” ilkelerini gördüm ve “en iyi” olmayı herdefledım.
Mısır Carşısında 26 yaşında iken tanıştığım Japon eşim Me ile evlendim. İki çocuğumuz var. Ayramin otelinin adı onların isimlerinin birleşmesinden geliyor. Aylin, Rana ve Me…
ÇIRAKLIKTAN PATRONLUĞA
Çıraklığını yaptığım baharatçı dükkanının ustası oldum ve dükkana ortak oldum. Daha sonra dükkanı satın aldım. Ardından iki dükkan daha aldım ve birini ağabeyime verdim.
Japonya’ya ve bir çok ülkeye seyahat ettim. Paris seyahatimde Fransa’nın 80 milyon turist ve 80 milyar dolar gelir elde etmesi bana geleceğin turizmde olduğunu gösterdi. Ben de Türkiye’de turizmin geleceği için ve halkımıza fayda olması için farklı bir yatırım yapma kararı aldım. Beyoğlu farklıydı. Ama oradaki tarihi geçmişi kullanarak daha farklı olmak gerekiyordu.
TURIZME İNANIYORDUM
Ben turizmin geleceğine inanıyordum. İstanbul’un en güzel yeri, Beyoğlu’nda köhne oteller vardı. Otellerde iyi hizmet ve vizyon yoktu. İnternette ilanları takip etmeye başladım. Ama bir çoğu fake hesap çıktı. Sonunda Sadri Alışık Sokak’ta döküntü bir bina buldum. Sahibi doktordu.
Benim karar vermem 5 dakikayı geçmez. Binayı gördüm ve herkesi şaşırtarak “Tamam” dedim. Daha sonra yaklaşık 5 milyon euro harcayarak restorasyon yaptım ve ortaya 36 odalı ilk Ayramin otel çıktı.
Ancak oda sayısı yetmiyordu. Bir arkadaşım ilk Ayramin’ın arkasında Anadolu Sokağı’nda Ankara Üniversitesi’ne bağlı gerçek adı Hazzopulo Apartmanı olan Tömer’in binasını önerdi.
Binayı görünce çok beğendim ve görüşmeye gittik. Hemen “Tamam” dedim ve el sıkıştık. Oraya da yaklaşık 5 milyon Euro masraf ettim ve 29 odalı muhteşem bir otel ortaya çıktı. Çok özen gösteriyoruz ve o binaya layık bir otei olması için hala çalışıyoruz.
ADALAR BELEDİYEBAŞKANI VE BANKER HAZZOPULO'NUN APARTMANI
Sonradan öğrendiğime göre Beyoğlu bölgesinde 19. yüzyılda gerçekleşen kentsel ve mimari değişim üzerine 1892 yılında Neoklasik tarzda yapılmış, Hazzopulo Apartmanı’nın mimarları Fransız asıllı İtalyan Fransız Sefareti’nin resmî mimarı Antoine Perpignani ile Rum Mimar Marko Langas Beyoğlu’nda yapılan bir çok binanın mimarları idi.
Binayı yaptıranın adını taşıyan Hazzopulo Apartmanı’nın içindeki özellikleri aynı şekilde koruduk. Beyoğlu’nda adına bir pasaj yer alan Hazzopulo, bir dönem Adalar Belediye Başkanlığı yapmış Osmanlı hükümetine bile kredi veren banker olarak tanınıyor.
Girişteki tavan işleri, avize, renkli cam-vitraylar, trabzanlar, kalorifer petekleri, zemin işleri, hatta resepsiyon bölümünün yanında kalan zil dahi orijinal korundu. Kapının üzerinde renkli cam levha, merdivenlerin yapısı, tavandaki kalem işleri, binanın dışındaki işleme ve aslanlar ile insanı cezbediyor.
Terası Boğaziçi ve Tarihi Yarımada manzarasıyla benzersiz. Bizde bu manzaraya layık bir restoran hazırlıyoruz. Tasarımını Mimar Cevat Aksoy yürütüyor. Bina uzun süre ev olarak kullanılmış. Teras dans stüdyosu imiş.
DUVAR SÜSLEMELERİNİ ÖĞRENCİLERE YAPTIRDIM
Odaları ve terasıyla tarihi kimliğini korumaya çalıştığımız 1892 yapımı çok özel bir binada Ayramin Otel’i tarihi geçmişine yakışır şekilde turizme kazandırmaya çalışıyoruz.
Fark yaratmak için yaptığınız işe ruh ve değer katmak gerektiğin düşünüyorum. Odaların her biri ayrı konseptte…
Mimar Sinan Üniversitesi öğrencilerini stajyer olarak alarak tüm duvar süslemelerini onlara yaptırdık. Gençlerin özgüven kazanması için oda tasarımlarında yer almasını sağladık.
Hep birlikte sahip çıkarsak değerlerinin çoğunu yitirmiş olan Beyoğlu silkinecek ve yine kimliğini koruyacak bir yer olacak. Bu konuda umudumu yitirmiş değilim. Böyoğlu'nun sokakları ve tarihi binaları ile küllerinden doğacağı günü bekliyorum. Şimdi hedefimde yeni oteller var. Orman veya deniz kenarında temalı oteller yapmak istiyorum.”
SOKAKLARIN BAKIMINI YAPIYOR
Erdoğan Demir, Sadlı Alışık ve Anadolu Sokağı’nı Beyoğlu’na yakışır hale getirmeye çalışıyor. Çevreye çiçekler ve süs bitkileri yerleştiriyor. Zemini düzeltiyor. Binaların dış cephelerini boyamak için girişimlerde bulunuyor.
“Otelde fark yaratıp en üst düzeye taşıdık. Ancak dışarı çıkan turist aynı güzelliği dışarda da görmelidir. Doğanın nimetlerini, yeşilliğin kullanmalıyız. Turistler kendilerini ormana giriyor gibi hissetsinler. Sokaklara değer ve ruh katarsak, daha çok turist gelir ve mutlu turist kazanırız” diyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.