• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C
  • Antalya 19 °C

Türkiye'nin bir ucu: Nahçıvan-1

Türkiye'nin bir ucu: Nahçıvan-1
Nahçıvan'da her şey Türk. Ünlü masalcı Dede Korkut'un ülkesini gezerken Türk tarihinin asırlar boyu yaşayan zengin kültürünü yaşadık.
ÖZKAN ALTINTAŞ-TÜRKİYE TURİZM

NAHÇIVAN GEZİ (1 )
NAHÇIVAN- Türkiye"nin bir ucunda, hemen yanında, hem bizimle hem de bizimle olmayan bir Nahçıvan var. Orada her şey Türk, ama dünyada 50"yi aşan ülkede vize kalkarken, hala aramızda vize sorunu bulunan bizden bir ülke Nahçıvan.
Çocukluğunda masalları ile büyüdüğümüz Dede Korkut'un ülkesi. En büyük meydanında Dede Korkut'un heykelini dikerek ona olan saygılarını göstermişler. Nahçıvan'ı gezdikçe bir çok bilinmeyeni gördük ve bu şirin ülkenin Türkiye'den bilindiği gibi olmadığını anladık. Geniş bir kültür hazinesi olan ülkenin bugüne kadar turizm adına neden değerlendirilmediğini düşündük. Ancak son yıllarda yapılan yatırımlarla Nahçıvan'ın Türkiye için önemli bir turizm destinasyonu olacağını anladık.



Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, İran ve Ermenistan'ın arasında sıkışmış Azerbaycan"a bağlı bir ülke olarak yanı başımızda duruyor. Türkiye" ile bağlantısı Iğdır"dan yapılıyor. Yaklaşık 450 bin kişinin yaşadığı Nahçıvan yer altı kaynakları yanında uçsuz bucaksız bereketli arazilerinde tarım ve hayvancılık yapılan bir ülke olarak yanı başımızda duruyor.
Türk Hava Yolları'nın 17 Haziran'dan itibaren İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan haftanın üç günü saat 11.30'da sefer koyduğunu duyduğumda sevindim. İşte o zaman Nahçıvan Türkiye'ye biraz daha yaklaşır ve yetkililerin kulağına kar suyu kaçarda bazı sorunları çözer diye düşündüm.



NAHÇIVAN'A GİRİŞTE VİZE RAHATSIZ EDİYOR

Ancak kapısından girerken vize için verilen 12 dolar ve bir başka ülkeye girer gibi hissedilen sıkıntı her Türk insanını rahatsız ediyor. Türkiye"nin AB ülkelerine bile vizesiz giriş için girişimde bulunduğu dönemde, unutulmuş bir Nahçıvan"ı gezdik.. Hatta bu vize işine Gürcistan gibi Azerbaycan"ın da katılması gerektiğini düşündük.
Nahçıvan sınırından girerken gümrükçülere “Ne vizesi burası neresi? Siz Türk değil misiniz?” diye sordum. Gümrükçü “Bize değil onlara sorun diyerek önce Ermenistan"ı, sonra İran"ı, sonra Azerbaycan"ı ve en son Türkiye"yi göstererek “Onlara sorun” dedi. Aslında bu konuda Türkiye"nin tek hareketi yeterli olacak. Karabağ sorunu çözülüp, Ermenistan kapısı açılınca bu bölgede başlayacak ve bölge halkına yansıyacak zenginliği tahmin bile edemiyorum.


DÜNYADA KENDİ KENDİNE VİZE KOYAN TEK ÜLKE, TÜRKİYE

Bu arada sınarlarda her Türk vatandaşının yurtdışına çıkarken ödediği 15 liralık çıkış harcıyla dünyada kendi kendine vize koyan tek ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatalım. Kimisi buna haraç, kimisi ise enayi parası diyor. Ama yurtdışına çıkan her Türk vatandaşı bunu ödüyor. Bu paranın Türkiye bütçesine katksını ise çok merak ediyorum. Çok mu lazım diye düşünüyorum.

KOMŞU ÜLKELER TÜRKİYE'SİZ OLMAZ
Türkiye"nin komşuları olan Ermenistan, Yunanistan, Bulgaristan, Irak, İran, Suriye, hatta Rusya ve diğer Ortadoğu ülkeleri Türkiye olmadan olamazlar. Bu ülkelere yaptığımız her ziyarette Türkiye"nin ürettiği ürünlerin mağazaların raflarında olduğunu gördük. Türkiye ürünleri, Türkiye televizyonları, Türkiye kültürü bu ülkelerde büyük değişim yaşatıyor. Bu arada Türk işadamları da boş durmuyor. Bu ülkelerde yaptıkları yatırımlarla o ülkelerin vazgeçilmezleri arasında yerlerini alıyorlar.Türkiye üretiyor, komşu ülkeler kullanıyor. Bu işin özüdür.



HER YERDE GEMİKAYA HOLDİNG

İşte Nahçıvan"da da böyle bir Türk işadamı var. Yapılan tüm yatırımlarda onun imzası bulunuyor. Azerbaycan"a bağlı Nahçıvan"ın Yüksek Meclis Başkanı "Cenap Sedir" Vasıf Talibov, ona son derece güveniyor. Adını Nuh"un gemisinin parçalarının bulunduğu Hatça Dağı"ndan alan Gemikaya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emin Uçar, tüm yatırmları yapıyor. İçtiğiniz sudan, yediğiniz makarnaya, yattığınız otele ve sağlık kuruluşlarına kadar uzanan tüm yatırımlarda onun imzası görülüyor.

DUZDAĞ OTELİ"NE ZİYARET
Nahçıvan"da Türk işadamı Gemikaya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emin Uçar"ın yaptırdığı Duzdağ Oteli"ni uzun süreden beri ziyaret etmek istiyorduk. Bir türlü fırsat bulamıyorduk. Dünyayı saran kül bulutunu fırsat bilip Nahçıvan ziyaretimizi gerçekleştirdik.
Nahçıvan"da kurulan 5 yıldızlı Duzdağ Oteli"nin yanında bulunan tuz mağarası sağlık turizmi için çok önemliydi. Başta astım olmak üzere üst solunum yolları tedavisine iyi geliyordu. Buraya kurulan Tuz Oteli"ni varlığı, Duzdağ Oteli"nin değerini bir kat daha artırıyordu.
Nahçıvar Rus hakimiyetinde iken buraya Moskova, St.Petesburg"tan devleti yönetenler tedavi için gelmişler. Rus Çarı, Rasputin gibi isimler tuz mağarasında tedavi görenler arasında yer alıyor.



KÜL BULUTU KURBANI OLDUK

Gemikaya Holding, tuz mağarasının içine 5 yıldızlı otel konforuna sahip odalar ve imkanlarla Tuz Oteli kuruyordu.
Dünyada benzeri olmayan tesisi görmek için Sağlık Turizmini Geliştirme Korseyi Başkanı Emin Çakmak, Gusib Sağlık Danışmanlık şirketi sahibi Levent Baş ile geziyi planladık.
Gemikaya Holding Turizm Grubu ve Duzdağ Oteli Genel Müdürü Güray Dağlıoğlu ile Pazarlama Müdürü Zafer Atakan"ın konuğu olduk.
Zaten Zafer Atakan"la Londra Hilton Olympia Hotel"de düzenlenen Destination Health Show Fuarı"na giderken, İzlanda"da patlayan volkanın kül bulutunun kurbanı olmuş ve havalimanında sabahlamıştık. Nahçıvan gezisini o gün pekiştirmiştik.

KOZYATAĞI'NDAN ATATÜRK HAVALIMANI'NA GİDİŞ
Eğer Kozyatağı"nda oturuyorsanız. Türk Hava Yollarının 12.00 uçağı ile Kars"a uçmak için Havaş"ın hangi saat kalkan aracına binersiniz? İç hatlar için Atatürk Havalimanı"nda bir saat önce olmak gerekiyor. Öğleye doğru İstanbul trafiği tehlikelidir. 10.00 otobüsüne binersiniz. 11.30 veya 12.00"de varırsınız. Yani bu büyük risktir. 09.00 otobüsüne güvenerek Havaş"ın Kozyatağı terminaline vardım. Otobüsün kalkmasına daha 15 dakika vardı. Oradaki büfeden sandviç ve çay alarak kahvaltı ederken bir Havaş görevlisi geldi. Sabiha Gökçen"e giden yolcuları sordu.



HAVAŞ'TAKİ GARİPLİKLER

Ben Atatürk Havalimanı yolcusu olduğumu söyleyince otobüsün 10.00"da kalkacağını, 09.00 otobüsü olmadığını söyledi. Böyle kritik bir saatte Havaş"ın otobüsünün olmayışı garipti. Zaten Havaş"ta gariplikler uzun süreden beri vardı. Kozyatağı"ndan Atatürk Havalimanı"na otobüs kalkıyordu. Ancak Atatürk Havalimanı"ndan Kozyatağı"na Havaş otobüsü yoktu. Bu hangi akla hizmetti bilinmez… Dünya kadar para harcayıp 5 yıldızlı hizmet verilen uçak yolcusu taksiye mahkum ediliyordu. Hem de Kozyatağı"na gitmek için taksiye uçak parasının iki katı ödüyordu.

İYİ Kİ METROBÜS VAR
Neyse hemen Yeni Sahra"ya çıktım. Bir otobüse binerek Metrobüse yetiştim. Edirnekapı"da aktarma yaptıktan sonra Şirinevlerde ikinci aktarmayı yaparak metroya bindim ve havalimanına yaklaşık bir saatte vardım.
THY"nin CIP Salonuna giderek biniş kartımı aldıktan sonra hem çayımı içtim hem de internete girdim.
Neden sonra Türkiye Sağlık Turizmini Geliştirme Korseyi Başkanı Emin Çakmak"ta geldi.
Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Bizi uçağa çağırdılar. CIP salonu önündeki otobüse binerek THY"nin A321 tipi uçağında yerimizi aldık. Bizimle birlikte Kars"a gelecek olan Gusib adlı sağlık danışmanlık şirketinin sahibi Levent Baş"ta uçaktaydı. Ayrıca Hayteks Dış Ticaret"in sahibi olan ve Nahçıvan"dan gıda maddeleri alacak olan Cahit Demir"de bizimle geliyordu. Uçakta boş kutluk yoktu,
Pilot İstanbul Kars yolculuğumuzun 1 saat 35 dakika süreceğini söyledi.



THY'NİN İKRAMI MÜTHİŞ

Türk Hava Yolları"nın ikramı müthişti. Zaten son yıllarda ikramı nedeniyle herkes tarafından çok beğeniliyordu. Amerika, Finlandiya gibi ülkelere yaptığım seyahatlerde THY"nin verdiği hizmete hayran olmuştum. Kabin ekibi de sabırla hizmet ediyordu. THY"nı kutlamamak elde değildi.
Saat 13.40 civarı pilot inişe geçtiğimizi duyurdu. Hepimiz toparlandık. Uçağın tekerlekleri 14.00"te piste kondu. Daha uçak park yerine yürürken herkes ayağa kalkıp üst dolaplardan bavullarını almaya çalıştı. Hostes uçak durmadan kalkılmayacağı konusunda uyarıda bulundu. Beni en çok şaşırtan uçak indiğinde yerinden kalkıp ayakta bekleyenler oluyor. Daha kapı açılmadan ayakta bekliyor, sanki dışarı atlayacak gibi duruyorlar. Bense merdivenin yanaşıp, kapının açılmasını bekliyorum. O kadar yolda sabredenler, birkaç dakika daha duramıyorlar.



HAVALİMANINDA FOTOĞRAF YASAK
Uçaktan indiğimizde havanın sıcak olduğunu gördük. Üzerimizde tişörtlerle dolaşabilirdik.
Kars küçücük bir havalimanıydı. Arkama Kars Havalimanı tabelasını alarak bir hatıra fotoğrafı çektirmek istedim. Oradaki görevli “Yasak” dedi. Bir havalimanı tabelası ile hatıra fotoğrafının neresinin yasak olduğunu anlayamadım. Ama birkaç kare çekmiştik. Israr etmeden denilene uyarak terminale doğru yürüdüm. Küçücük bir terminalden geçerek dışarıda bizi karşılayacak olan kişinin kim olduğuna bakmaya çıktık.





Ortada kimse yoktu. Sağa sola bakarken birisi “Nahçıvan” diye seslendi. Aradığımızı bulmuştuk. Bize siyah bir cip gösterdi. Adının Müşfik olduğunu öğrendik. Valizlerimizi cipe koyduk ve hep birlikte binerek hareket ettik. Yolumuz Kars"ın dışından geçiyordu. Şehri görmeyi ve alışveriş yapmayı dönüşe bıraktık. Şoförümüz Müşfik, Nahçıvan sınırına kadar bir saat, daha sonra 5 saat olmak üzere 6 saat yolumuz olduğunu söyledi. “Pasaportlar yanınızda mı?” diye sordu. Herkesin pasaportu yanındaydı.



GÜRÜLTÜLÜ YOLCULUK

Aracı yumuşak kullanıyordu. Ama müziğini çok açıyordu. Sonra bir CD koydu, TV ekranında şarkıcılarını biri gidip diğeri geliyordu. Ama müzik çok açıktı. Bir de arka arkaya sigara içiyordu. Araçta ondan başka sigara içen yoktu. Pencereyi aralayıp içiyordu. Ne diyeceğimizi şaşırmıştık. Sadece müziği kısmasını söyleyebildim.

Çevremizi seyrediyorduk. Uçsuz bucaksız yemyeşil arazilerden geçiyorduk. Yol boyunca sığır ve koyun sürüleri otlatan çobanlar vardı. Yoldan tek tük araç geçiyordu. Kars"tan Iğdır"a doğru yollandık Digor"dan geçtik.



AĞRI DAĞININ YANINDAN YOL ALDIK

Çevremizde zirveleri karla kaplı dağlar vardı. Hangisinin Ağrı Dağı olduğunu anlayamıyorduk. Habire şoföre soruyorduk. O da bize “Daha var” diyordu.
Digor"u geçip Iğdır"a doğru yanaştığımızda Ağrı Dağı göründü. Yanında Küçük Ağrı vardı. Her ikisinin zirvesi bulutlarla kaplıydı. Hava pusluydu. Fotoğrafını çekmeyi denedim. Kötü çıkıyordu. Yaklaştıkça daha iyi görünüp diye bekledim. Ama bir türlü istediğim görüntüyü yakalayamadım.
Şoförümüz sürekli cep telefonuyla birileriyle konuşuyor ve alacağını istiyordu. Yüksek sesle konuştuğu için uyumamızı engelliyordu. Bir yandan müzik bir yandan gürültüsü bizi yoruyordu.



HALI KIŞLA'DA ERMENİSTAN'A KARŞI ÇAY İÇTİK

Bir yanımız Ermenistan, diğer yanımız İran arada gidiyorduk. Gideceğimiz otelden arayarak Halıkışla"da mola verip Ermenistan"a karşı çay içmemiz önerildi. Denileni yaptık. Yeşillikler içinde, horoz, tavuk ve civcivlerin koşuştuğu bahçede dut ağaçlarının altında çayımızı içtik.



Ermenistan"la aramızdan sadece bir dere akıyordu. Çayları bitirip tekrar yola çıktık. Iğdır'avardığımızda Ağrı Dağı'na iyice yanaşmıştık.

 

Şehrin sokaklarından geçtikten sonra çıkışta bir yerde durup, Nahçıvan'a gidecek olan paketi alırken mola verdik.



Yakınımızda Ağrı Dağı duruyordu.  Ağrı Dağı'nı arkamıza alıp  fotoğraf çektik. Yol boyunca ise aracımız sığır sürülerinin arasından geçip durdu.



İSTANBUL"DA ET 40 LİRA, ÜRETİCİDE 7 LİRA

Aklıma İstanbul"da kilosu 40 lira olan et geldi. Kars"ta hayvan bolluğu vardı ve üreticiden etin 7 liraya çıktığını öğrenince daha çok üzüldüm. Aslında çiftçiye destek verilse eti çok daha ucuza yiyebilirdik. Ama dönen dolaplar bize eti 40 liraya yediriyordu.



Neden sonra çevremizde Aras Nehri"nin kollarından oluşan su birikintileri arasından uzanan yola girdik ve Nahçıvan sınırına doğru yaklaştık. Sağımızda tırlar diziliydi ve kapının üzerinde Dilucu yazıyordu.



SINIRDA VİZE YAPTIRDIK

Önce 15"er lira verip yurtdışı çıkış harç pulu aldık. Sonra Gümrük Muhafaza Memuru pasaportlarımızı kontrol etti. Sonra Pasaport Polisi damgaları vurdu.



Türkiye ile Nahçivan arasında bir köprü vardı. Bir ucunda Türk askeri, diğer ucunda Azeri askerleribekliyordu. Ortada ise 8 km hizla gidileceğini belirten ve “Durmaq olmaz” şeklinde uyarı levhası vardı.
Nahçıvan tarafında önce giriş için 12"şer dolar ödeyerek vize yaptırdık. Sonra pasaportlar mühürlendi ve on kontrolden sonra Nahçıvan"a girdik. Yol boyunca tamirat vardı. Çukurları aşarak gittik ve mazot almak için bir petrol istasyonu önünde durduk.
İstasyonun elektrikleri kesikti. Jeneratörle çalışan üzerinde numaratör bulunan bir pompa ile yakıt veriliyordu.



TIR'LARDA GİZLİ YAKIT DEPOLARI

Benzin toptan 0.62 manattı. Mazotun litresi ise 1 TL"ye geliyordu. Bu nedenle kapıda bekleyen tırlar ile arabalar Nahçıvan"a geçerek bagajlarındaki bidonlara yakıt doldurup geri gidiyorlardı.



İstasyonda mazot alan Tır"ın dorsesi çıkarılmıştı. Altında bulunan boşluklara ek depolar yapılmıştı. Onlar doldurulduktan sonra dorse takıldı ve depolar gizlendi. Bütün tırların dorselerin altında gizli yakıt depoları vardı. Bunu herkes biliyordu ve göz yumuyordu. Nahçıvan ile Türkiye arasında sınırda yakıt ticareti yapılıyordu.









RAMPAYA ÇIKIP MAZOT ALDIK

Bizim cip pompanın yanına yanaştı. Ama benzin deposunun kapağının bulunduğu tekerleği bir rampanın üzerine çıkarıldı. Araç yana yattı. Böylece depo ağzına kadar dolduruluyordu. Diğer pompaya baktım. Hepsinde rampa vardı. Bizim cip 180 litre yakıt aldı. Yani 180 lira ödedi. Şoför aracın bu yakıtla aracın 1800 km yol yaptığını söyledi.



YOLDA DÜZENLİ AĞAÇ DİKİLİYDİ

Mazot aldıktan sonra tekrar yola koyulduk. Benzin istasyonundan sonraki yol muhteşemdi. Tereyağı gibi bir yoldan Nahçıvan"a yollandık. Yol boyunca yarısını katar aşı boyalı sıra sıra meyve ağaçları, alabildiğince yeşillikler içinde yol aldık. Hiç trafik yoktu. Tek tük araç geçiyordu. Bomboş yolda uyarı levhaları 60 km hız gösteriyordu. Şoför bunlara uyuyordu. Hatta bir ara bomboş yolda 40 km hız yazdı. Şoför ona da uydu. Uymazsa kameranın fotoğraf çektiğini ve polisin ceza yazacağını söyledi.



DUZDAĞ OTELİ'NE VARIŞ

Bir saat kadar süren yolculuktan sonra solumuzdaki bir tepede kule gibi yükselen Duzdağ Oteli"ne gördük. Anayoldan ayrılıp otelin yoluna girdiğimizde iki yanda yenri ekilmiş fidanları gördük. Otelin önüne geldiğimizde yorucu yolculuğumuz sona erdi.
THY"nin haftada üç gün Nahçıvan"a sefer koyacağını öğrenince daha memnun olduk. O zaman Sabiha Gökçen Nahçivan yaklaşık 1 saat 45 dakika olacaktı.

YARIN: DUZDAĞ OTELİ, TUZ OTELİ VE SİHİRLİ MAĞARA
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.