• BIST 9079.97
  • Altın 2323.978
  • Dolar 32.361
  • Euro 34.9394
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C
  • Antalya 16 °C

Turizmciler Udaipur'da tuk-tuk'ta

Turizmciler Udaipur'da tuk-tuk'ta
Hindistan'da yapılan saraylar,kurulan şehirler hep aşk uğruna inşa edilmiş. Udaipur'da bu nedenle dünyanın en romantik şehri olarak biliniyor.

ÖZKAN ALTINTAŞ-TÜRKİYE TURİZM
UDAIPUR/HİNDİSTAN
- Hindistan Seyahat Acenteleri Birliği- TAAI’nin 60’cı yılı nedeniyle düzenlenen gezide Türkiye’nin önemli acentelerinin yöneticileri ile Bombay’dan Udaipur’a geçtik. Dünyanın en romantik şehri denilen Udaipur’da unutulmaz iki gün geçiren Türk turizmciler tuk-tuk’la geziyi unutamadılar.
TAAI, Türk Hindistan Konseyi-TITC’nin işbirliğinde ve Türk Hava Yolları’nın ulaşım desteğiyle düzenlenen tanıtım gezisinde Türkiye ile Hindistan arasındaki turizmin gelişmesi hedefleniyor.
Hindistan gezisindeki ikinci şehir Udaipur dünyanın en romantik şehri diye anılıyor. Udaipur’a Doğu’nun Venedik’i, Rajasthan’ın Keşmir’i, Göller Şehri veya Beyaz Şehir adları da veriliyor.
Udaipur Havalimanı terminalinde muhteşem bir The City Palace’ın (Şehir Sarayı) fotoğrafı üzerinde yer alan “Wellcome to the city of the lakes” yazısı Udaipur ile ilgili her şeyi anlatıyordu.

udaipur--tekne.jpg

TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ ACENTELERİ KATILDI

TAAI’nin konuğu olarak Hindistan’da bulunan Türkiye delegasyonunda TITC Başkanı Emin Çakmak başkanlığında Plaza Turizm’den Shadi İzadi Gilany, Baracuda Turizm’den İlkim Polatoğlu, VİP Turizm’den Pınar Çöteli, Setur’dan Sanem Arslan, CafeTour’dan Tülay Özkan, Performans Turizm’den Ahmet Koşar, Arnika Turizm’den İbrahim Tanrıverdi, Bright Turizm’den Salih Salihoğlu, Avo Turizm’den Zülal Ronay, İgo Travel’dan İlkim Tuncay, Worldrintours’dan Ümit Aksoy, Bukla Turizm’den Bülent Saraloğlu, Karmi Turizm’den Filiz Koçer, Travel Ser-Vis’ten Nilgün Köseoğlu bulunuyor. Ayrıca Atatürk Havalimanı’ndan Senem Zengin ile TurkiyeTurizm.com’dan Özkan Altıntaş ile birlikte TV’lerin sevilen turizm programı “Çağatay Yolda” ekibinden Çağatay Şahin, Serpil Türkekul, Fatih İlyasoğlu’da yer alıyor.

udaipur-havalimani2.jpg

HİNDİSTAN’DA UÇAĞA BİNİŞTE GÜVENLİK ÜST SEVİYEDE

Bombay’da geçirdiğimiz iki gün boyunca görülebilecek her yeri gördük. Elephanta Island’da (Filler Adası) renkli bir gün yaşadık. Hatta yeniden doğuşa inananlarla birlikte Kirishna mabedinde ayine bile katıldık. Otelden havalimanına gittik ve uçağa biniş sıkıntısı başladı.
Hindistan’da ne zaman uçağa binsem Amerika’ya lanetler okuyorum. Bana göre Amerikalıların ikiz kuleleri bombalamasının faturası tüm dünyaya çıktı.
Amerika’ya iki kez gittim. Los Angeles, Şikago, New York, Houston ve Washington havalimanlarından geçtim. Amerikalılar bile havalimanlarında böylesine sıkı arama yapmıyorlar. Ama Türkiye başta olmak üzere diğer ülkeler güvenlik aramasını çığırından çıkardılar. Sanki ikiz kulelere saldırı bu ülkelerde olmuş gibi üzerlerine almışlar gibi arama yapıyorlar. İşi adeta yolcuya verilen rahatsızlığa kadar götürmüşler.

GÜVENLİK ARAMALARI BİTMİYOR
Hindistan’da ise işin iyice suyu çıkmış.... Terminale girerken kapıdaki polis elinde bir liste pasaportunuzu ve biletinizi alıyor listede olup olmadığınıza bakıyor. Sonra biletleri verip biniş kartınızı alıyorsunuz. Burada en önemli olanı el çantanıza bir etiket bağlamanız. Sonra uçağa gireceğini salona gidiyorsunuz. Burada her şeyinizi çıkarıp güvenlik bandına koyuyorsunuz ve güvenlik kapısından giriyorsunuz. Cihaz ötse de ötmese de polis elindeki cihazla ve eliyle sizi bir yokluyor. Bu arada el çantanızın etiketi damgalanıyor. Sonra bir polise pasaport ve biniş kartınızı veriyorsunuz, o da inceleyip bir damga daha atıyor. Sonra salona giriyorsunuz. Daha bitmedi!
Uçağa çağrıldınız. Havayolu görevlisi biniş kartınızı kontrol ediyor, bu arada bir polis el çantanızdaki etiketi kontrol ediyor. Uçağın körüğüne giriyorsunuz. Tam uçağa binerken birisi sizi çeviriyor. Biniş kartınıza ve el çantanızın etiketine bakıyor. Uçağa girip koltuğunuza oturduğunuzda rahat bir nefes alırken ikiz kuleleri bombalayan Amerika’ya sövüp sayıyorsunuz.
Böylesine bir seremonisinden sonra Jet Connect Havayollarının A320 uçağı ile 17.55’te hareket ederek 19.15’te Udaipur Havalimanı’na indik.

HAVALİMANLARINDA TÜRK İMZASI
Hindistan’da birkaç havalimanı birbirine benziyor. Yeni Delhi, Ahmedabad ve Udaipur aynı tasarımcının yaptığı anlaşılıyor. Ben yapıyı seyrederken Hintli bir havalimanı görevlisi “Dubai Havalimanı gibi yaptılar” dedi. Aklıma Çelebi Havacılık geldi. Bombay’da çalışan tüm havalimanı görevlilerinin sırtında Çelebi yazıyordu. Bir Türk şirketinin buralarda olması bana gurur verdi. Dubai’de TAV’daydı. Udaipur ile Dubai benziyorsa bu işte bir Türk eli var demekti.

udaipur-sofor-mahalli.20120208005821.jpg

YOLLARA DAYANIKLI MAKASLI OTOBÜSLER

Otobüsümüz bizi bekliyordu. Valizlerimizi verip otobüse yerleştik. Hindistan gibi otomobil sektöründe ileri bir ülkenin konforlu otobüsler yapmayışı bizi şaşırtıyor. Hindistan’da tüm otobüsler yollara dayanıklı olması için arka tekerlekler makaslıdır. Otobüsün arka tarafına oturanlara yaylar nedeniyle hoplayıp zıplamaktan bir hal oluyor. İnerken tüm vücudunun organlarının allak bullak olduğunu hissediyor.

ŞOFÖR YARDIMCILARI
Şoför mahalli ise bir oda gibi ayrı oluyor. Şoförün yanında bir sedirde yardımcı oturuyor. Otobüsün yanından geçen insanların veya hayvanların altında kalmaması için şoförü uyarıyor. Dönüşlerde şoföre yardımcı oluyor.
Hindistan’da ilk dikkati çeken bütün araçların sürekli korna çalmasıdır. Araçların arkasında “Please horn” (Lütfen korna çalarak beni uyar) şeklinde yazılar yer alıyor. Araçlar birbirine geçerken arkadaki kornaya basarak “Ben geliyorum. Dikkat et” şeklinde uyarı yapar. Araçlar birbirini adeta sıyırarak, kıl payı geçerler, ama ben hiç trafik kazası görmedim.

KLİMALARA DİKKAT
Otobüsün klimasını ise en soğuğa getirmek adetten olmuş. Dışarısı 25 derece iken otobüsün içi 18 derece oluyor. Şoförü uyarıp dereceyi çıkartmazsanız hastalanmamak elde değil. Uyarılarımıza rağmen şoför istenen dereceyi tutturamayınca klimayı kapattırıp pencereleri açtırıyorduk. Otobüsten inerek gezi yaparken ise tüm perdeleri çekerek içerinin ısınmasını engelliyorlardı.

udaipur-sikarbadi5.jpg

udaipur-sikaerbadi-domuzlar.jpg

ESKİ AV KÖŞKÜ SHİKARBADİ HOTEL

Havalimanından sallana silkine yola çıktık. Yaklaşık yarım saat süren yolculuktan sonra eski bir mihracenin av köşkü olan Shikarbadi Hotel’e vardık. Hindistan’da eski ihtişamlı dönemlerini geride bırakan mihraceler saraylarını ve av köşklerini otele döndürerek “deluxe heritage hotel” adıyla turizme yönelmişler. Daha sonraki gezilerimizde aynı şekilde bir zamanların saraylarının günümüzün çok değerli otelleri ve müzeleri haline geldiklerini gördük.

udaipur-sikarbadi2.jpg

HRH Group of Hotels çatısı altında faaliyette bulunan Shikarbadi Hotel’de yediğimiz akşam yemeğinde Hindistan mutfağı ile tanıştık. Önceki ziyaretimden tanıdığım yemekleri seçtim ve ekibe önerilerde bulundum.
Büyükçe bir bahçede, önünde küçük bir göl olan otelin göl kenarındaki odalarından birine yerleştim. Diğer arkadaşlar av köşkünün diğer odalarına yerleştiler. Yorgunluktan kendimi yatağa atar atmaz uyudum.
Sabah erkenden uyandığımda kahvaltı öncesi çevreyi dolaştım. Doğa harikası bir yendeydik. Böyle bir yerde yaşamanın keyfini çıkarmalıydım.Gölün kıyısına gelerek su içen geyik, yabani domuz ve kuş sürülerini gördüm.

udaipur-sikarbadi-atlar1.20120208005440.jpg

Otelin önünde büyük bir hara vardı. Hindistan’ın en ünlü Marwari denilen polo atları burada yetiştiriliyordu. Bir de küçük havalimanı, kriket sahası vardı. Hepsi mihracenin arazisi içindeydi.
HRH Group of Hotels adıyla faaliyette bulunan Shikarbadi Hotel’de kahvaltı ettikten sonra geziye başladık.

udaipur-muze5.jpg

UDAIPUR, ÜÇ YAPAY GÖLLE GÜZELLEŞMİŞ

Savaşçı krallardan Maharana Udai Sing II’in 1568’de kurduğu Udaipur şehri, üç yapay gölün yer aldığı, Aravalis Dağları’nın çevrelediği görkemli yapılarla süslü bir görüntüye sahip bulunuyor.
Pichola Gölü’nün üzerinde iki adacık üzerine eskiden yapılan mihracelerin yazlık sarayları bulunuyordu.

udaipur-muze-4.jpg

THE CITY PALACE, MOĞOL STİLİNDE YAPILMIŞ

Hindistan’ın en büyük saray kompleksi olan The City Palace (Şehir Sarayı) bal rengi görüntüsü, ihtişamlı haliyle Pichola Gölü’ne tepeden bakıyor. Sarayın bir bölümü lüks otel ve müze haline getirilmiş. The City Palace, Moğol mimarisine uygun olarak askeri arkeolojik stilinde yaptırıldı.
The City Palace’in girişindeki üç anıtsal giriş üç önemli Hindu tanrısını simgeliyor.

udaipur-muze-gunes-tanrisi.jpg

udaipur-filler1.jpg

Girişten sonra mihraceler döneminde fillerin park alanı olarak kullanılan meydan bulunuyor. Alanın sağ tarafına götürülen filler, hortumları birbirine dolandırıldıktan sonra çekiştirilerek yarıştırılırmış. Duvara ilk değen fil yarışmayı kaybedermiş.

udaipur-muze-atli-askerler.jpg

udaipur-muze-emin-askerler.jpg

udaipur-muzei-gamali-hac.jpg

The City Palace’in koridorları çok basık, dar ve bir kişinin geçebileceği genişlikte yapılırmış. Bu şekilde kalenin korunmasının az askerle yapılması amaçlanmış. Koridorlardan baş eğmeden çıkılamıyor. Koridorun sonunda bekleyen asker, başını eğen saldırganın kafasını kolayca kesebiliyormuş.

udaipur-5.jpg

udaipur-muze2.jpg

udaipur-muze1.jpg

untitled-1.jpg

Sarayın içinde iki tane mermer havuz bulunuyor. Birisi zaferden sonra dağıtılmak üzere içi parayla dolduruluyormuş. Diğeri de parfümlü suyla doldurularak serinlik vermek için kullanılıyormuş. Mahara’nın eşi Maharani’nin yatak odasının kapısı da fildişinden yapılmış.
The City Palace için hüzünlü bir aşk hikayesi anlatılıyor. 18’ci yüzyılda mihracelerden birinin güzel kızı Kirişna Kumari’ye aynı anda Jodhpur ve Jaipur mihraceleri aşık oluyor. Çaresiz kalan kız bir iç savaşa sebep olmamak için zehir içerek kendini öldürür.

udaipur-eskisehir1.20120208035852.jpg

ESKİ ŞEHİRDE TAPINAK ZİYARETİ

Lüks otellerden sonra Udaipur halkının yaşadığı ara mahallelere girme fırsatı bulduk. Otobüs bizi dere kenarında bıraktı ve süslü bir köprüden geçerek eski şehre daldık. Kaldırımsız köprüyü geçerken arkamızdan korna çalan tuk tuklar ile diğer araçların arasından sıyrılıp durduk. Eski şehrin sokaklarında kutsal inekler dolaşıyordu. Araçlar caddenin ortasında duran ineklere çarpmamak için kıl payı geçiyorlardı.

udaipur-tapinak1.jpg

Alışveriş merkezlerinden sonra şehrin en büyüklerinden Jagdish Tapınağı’na girdik. Ayakkabılarımızı çıkarıp yalınayak girdiğimiz tapınakta kadınlar ayin yapıyor, müzik eşliğinde dansediyor, şarkı söylüyorlardı. Bir süre izledikten sonra tapınağın dış yüzeyindeki muhteşem kabartmaları seyrettik.

udaipur-tapinak-dua.jpg

Bu arada mermer bir tablaya ellerini bastırıp, alnını koyan ve daha sonra vücudunun çeşitli yerlerini siyah taşa sürenleri gördük. İnanışa göre siyah taşa sürülen yerlerdeki ağrıların geçtiğini öğrendik.
Çevresindeki ağaçlarda maymunların oynaştığı tapınaktan çıkarak nehir kıyısına doğru inerek insanları seyrettik.

udaipur-dans1.jpg

udaipur-dansci-seyirci.jpg

udaipur-dansci-ozkan.jpg

Daha sonra Sagore Ki Haveli Museum’da otantik dans gösterisini izledik. Dansçıların arasında bulunan ve başında 10 adet küpü taşıyarak danseden Dezik herkesi hayran bıraktı.

udaipur-oberoi-udavilas-1.jpg

THE OBEROI UDAIVILAS VE CHUNDA PALACE HOTEL

Hindistan’da son dönemde yapılan otellerin her biri Taj Mahal’ın görkemli yapısını örnek alıyor. Taj Mahal’den aşağı kalmamak için sanatın zirvesinde tasarımlar sergilenerek son derece lüks oteller oluyor. Gezdiğimiz Taj Hotel ve The Oberoi Udaivilas ile yanında yer alan Chunda Palace Hotel’de böyle oteller olarak karşımıza çıktı. Her ikisi de bizleri hayran bıraktı. Özellikle Udaipur’da böyle oteller yapılması turizme verdiği önemi ortaya koyuyor.

udaipur-oberoi-udavilas-2.jpg

udaipur-oberoi-udavilas-3.jpg

Hindistan'ın önemli otel zincirlerinden The Oberoi Udaivilas müthiş tasarımı ile Rajasthan'ın Udaipur kentinde yıldız gibi parlıyor. Amerikalı müdürü bizi karşıladıktan sonra satış müdürü öteli gezdirdi.

udaipur-oberoi-udavilas-8.jpg

Her bölümünde başka bir tasarımla karşımıza çıkan otelin kubbelerinin değişik renklerde oluşu, odaların son derece lüks tasarlanışı ve balkonlarının özel havuzlara açılması ile gölün ortasında bir otel havası veriyor.

udaipur-oberoi-udavilas-4.jpg


udaipur-oberoi-udavilas-6.jpg

udaipur-oberoi-udavilas-9.jpg

Duvarlara mihracelerin fillerle. develerle savaşa ve törenlere gidişlerinin minyatürlerden alınan sahneleri yerleştirilmiş. Zeminde siyah beyaz mermelrlerin döşeli olduğu ortak salonlar dışında, Udaipur'un simgesi olan güneş tanrısının yüzünün bulunduğu avludan odalara uzanan merdivenler, yine su akışlarıyla hareketlendirilmiş. Odalara Moğol imparatorluğu dönemi ile mihracelerin adları verilen otelin son derece lüks görünümü ile zengin müşterilerini almaya başladığını gördük.

CHUNDA PALACE HOTEL'DE SÜSLENMEYEN YER YOKTU
Chunda Palace Hotel'in duvarları her noktasına kadar resimlerle süslenmişti. Otelin sadece süslenmesi için 16 yıl harcandığı belirtildi.  Rajasthan ve Mewari kültürünün simgesi olarak düzenlenen otelde 16'sı suit olmak üzere 46 oda bulunuyor. Otelin terasından Ctiy Palace, Aravali dağları ile göl ve Jag Mandir Sarayı görülüyor.

udaipur--taj-ada-otel-1a.jpg

TAJ LAKE PALAS OTELİ MUHTEŞEMDİ
Pichola Gölü’nde adalardan büyük olanın üzerinde bembeyaz görüntüsü ile Taj Lake Palas Oteli’nin muhteşem görüntüsü yer alıyor. Geçmişte buranın devamlı müşterileri arasında İngiltere Kraliçesi ve Jackie Onasis varmış. Günümüzde jet sosyetenin tercih ettiği oteller arasında ilk sırayı alıyor.
Taj otellerinin sahibi ise ünlü Tata otomobillerinin sahibi ve dünyanın en zenginleri arasında yer alıyor.

udaipur-tekne-1.jpg

udaipur-tekne-taj-ada.jpg

Tai Lake Palace’nin özel teknesi ile oteli ziyaret ettik. Tekneye bindiğimiz rıhtımdaki eski model Amerikan otomobilleri isteyen müşterilere şehri gezdirmek için hazır bekliyordu.
Adada iskeleye indiğimizde otelin çatısından üzerimize gül yaprakları atıldı. Alnımıza güç ve bereket simgesi kırmızı boya sürüldü.

udaipur--taj-ada-otel1.jpg

udaipur--ada-otel2.jpg

Bizleri Taj Lake Palace’nin Genel Müdürü Shyam Kaikini ile Satış Müdürü Sumukh Mishra karşıladı. Otel hakkında bilgi verdikten sonra odaları ve salonları gezdirdi. Tamamen dolu olan otelin her bölümü muhteşemdi. Hele çatısından gölün kıyısında uzanan Şehir Sarayı’nın görünüşüne doyulmuyordu. Pichola Gölü’nün çevresinde bulunan eski bakanların evleri de aynı şekilde restore edilerek otele çevriliyor.

udaipur-saraylar.jpg

TEZATLAR ÜLKESİ

Hindistan’ın bu muhteşem otelleri ile sokakları arasında tezat yaşanıyor. Daracık sokaklarda tulumbalardan su dolduran, sokakta yıkanan, gölün kenarında çamaşır yıkayan ve sokakta yatan insanlar bunun en açık göstergesini oluşturuyor.
Ancak tüm bu görüntüsüne rağmen Hindistan 1 milyar 300 milyona varan nüfusu ve bir çok kültürleri barındıran mistik yapısıyla, farklı yaşam şekliyle giderek dünyanın ilgisini daha fazla çekiyor. Özellikle turizmdeki gelişme ve dünyayı gezen Hindistanlı turist sayısındaki artış bu cazibenin güçlenmesini sağlıyor.
Pichola Gölü’nün üzerinde bir kuğu gibi duran lüks Tai Lake Palace’ni terk edip yine motorla karaya ayak bastığımızda kafamızda bu düşünceler vardı.

udaipur-sikarbadi3.jpg

DOYASIYA GÜNEŞLENDİK

Shikarbadi Hotel’e dönerek 14.15’teki uçağımız için hazırlanırken rötarlı olarak 18.45’te kalkacağını öğrenince şok olduk. Ama şansımız vardı. Hava çok güzeldi, güneş insanın içini ısıtıyordu. İstanbul’da bıraktığımız soğuk ve karlı havayı düşünerek otelin bahçesine kurulan masada açık havanın tadını çıkara çıkara yemeğimizi yedik ve güneşlendik. Çevrede dolaşan geyik sürüleri, sincaplar ve maymunları izledik. Shikarbadi Hotel’in bulunduğu yer tarihten gelen yapısıyla tam bir av alanının ortasındaydı. Uzaklardan avlananların tüfek sesleri duyuluyordu.
Havalimanına gittiğimizde 18.45’te kalkacak Kingfisher şirketine ait Jaipur uçağının yine geciktiğini öğrendik. Bir dizi sıkıntılı güvenlik aramasından sonra salonda beklemeye başladık.

kingfisher-atr-ucak.jpg

kingfisher-atr-ozkan.jpg

PERVANELİ ATR'YE BİNDİK

Neden sonra piste bir uçak indi. Havalimanında Kingfisher Havayolları’nın ATR 70 tipi pervaneli uçağını gördüğümüzde yüreğimiz ağzımıza geldi.. İçimize kurt düşmüştü. Ama ekiptekiler “Pervaneli uçaktan korkmayın. Motorlar dursa planör uçuşu yapar” dediler ve bizi rahatlattılar.

YOLCULAR AYAKTA İKEN UÇAK HAREKETE GEÇTİ
Ancak uçakların inişi ve kalkışından korkan, bu nedenle pencere kenarında oturup toprağı gözleyen Performans Turizm’in sahibi Ahmet Koşar’ın hali pek parlak değildi. Hepimiz uçağa doluştuk. Kimimiz yerine oturdu kimimiz ise bagajını koyacak yer arıyordu.

kingfisher-atr-emin.jpg

Birden uçağın pervanelerinin dönmeye başladığını ve apronda harekete geçtiğini fark ettik. Daha yolcular yerine oturmadan uçak harekete geçmişti ve hepimiz şaşırmıştık. Ne anons, ne de “Kemerleri bağlayın” diyen vardı. Uçak pist başına gittiğinde ancak yerimize oturmuştuk. Uçakta oturur oturmaz büyük bir gürültü ile havalandı. Yol boyunca arada bir türbülansa girince rahatsızlık yaşadık.

kingfisher-atr-hostes.jpg

ŞAŞIRTAN ANONS

Bir saatlik uçuştan sonra uçak Jaipur Havalimanı pistine iniş verdi. Uçağın tekerlekleri piste çok sert bir şekilde vurdu. Hatta uçağın yönü değişir gibi oldu. Ama pilot toparladı. Daha uçağın pervaneleri durmadan bir anons duyduk: “Jaipur’a hoş geldiniz. Cep telefonlarınızı kullanabilirsiniz”
Uçak pistten terminale doğru yaklaşırken herkes telefonlarına sarılıp birilerine aramaya başladı. İlk kez böyle maceralı bir yolculuk yapıyorduk.

YARIN: PEMBE ŞEHİR JAİPUR
 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Etiketler: ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.