• BIST 9457.07
  • Altın 2497.709
  • Dolar 32.5927
  • Euro 34.8193
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C
  • Antalya 22 °C

Tüm zamanların tanığı, Manisa'ya macun akını

Tüm zamanların tanığı, Manisa'ya macun akını
Tüm zamanların tanığı: ManisaManisa, 478. kez gerçekleştirilen Uluslararası Mesir Macunu Festivali dolayısıyla yurdun dört bir yanından gezginleri ağırlıyor.

MANİSA- Manisa, 478. kez gerçekleştirilen Uluslararası Mesir Macunu Festivali dolayısıyla yurdun dört bir yanından gezginleri ağırlıyor. Siz de bu köklü kentte tarih ve doğayla bezenmiş bir molaya ne dersiniz?

Bir gün tepeden bakmalı Manisa’ya; Spil Dağı’nın yemyeşil tonları arasındaki yayla evlerine, nice krallıkların gelip geçtiği bereketli topraklarına ve Cumhuriyet’in aydınlık kentine...

Tarih boyunca birçok medeniyetin iz bıraktığı bu şehirde, keyifli bir “Hafta Sonu Molası” için gelin hep birlikte seyredelim Manisa’yı. Tarihi değerleri ve doğal güzellikleriyle turizm potansiyelini harekete geçirmeye hazır bir şehir duruyor karşımızda. Salihli’nin Sindel bölgesinde bulunan Paleolitik Çağ’a ait fosil ayak izleri, yörede insanın geçmişinin ne kadar eski olduğunu fısıldıyor... Kırkağaç Yortan’daki mezarların ise,farklı bir mezar kültürü olan Tunç Devri’ne ait olduğu görülebiliyor. Gediz ve Bakırçay vadilerinde kurulmuş olan Tantalis (Manisa) ve Thyateira (Akhisar) bölgede bilinen ilk yerleşimler... Hititler, Akatlar, Figyalılar, Lidyalılar, Persler, Romalılar ve İskender İmparatorluğu geçmiş bu topraklardan. Lidyalılar, tarihte devlet güvencesindeki ilk altın parayı basmış, başkenti Salihli sınırlarında yer alan Antik Sardes (Sart) şehriyle de derin izler bırakmış. Bintepeler bölgesinde Lidyalılar’dan kalma tümülüsler ve kral mezarları bulunuyor. İskender İmparatorluğu dönemine ait en önemli eser de yine Sardes Ören Yeri’ndeki Artemis Tapınağı. Salihli’deki kazılarda ortaya çıkan Gymnasium Kompleksi ve Sinagog ise Büyük Roma’dan geriye kalanlar. 4 bin yıllık Aigai Antik Kenti ise Heredot’un bahsettiği 12 Aiol kentinden biri. Surları içinde üç katlı agora ve bu yapıyı taşıyan duvarlar, meclis binası, teras duvarlı stadyum, tiyatro ve Demeter Tapınağı gibi kalıntılar bulunuyor.

Demirci İcikler’in sınırları içindeki Saittai (Sidas) Antik Kenti'nde toprak üstünde bulunan birçok mimari parça ile belirgin bir halde Roma döneminden kalıntılar taşıyor. Merkezdeki Manisa Arkeoloji Müzesi’nde ise heykeller, mozikler, büstler, lahitler ve mezar taşları arasında tarihi bir gezintiye çıkabilirsiniz. Peki ya, mutasavvıf ve Bektaşi dervişi Tapduk Emre’ye ve Yunus Emre’ye ait olduğu düşünülen türbelerden birinin Manisa’da olduğunu biliyor muydunuz?

41 çeşit baharat, asırlardır şifa kaynağı

Dilimizde gezilecek yer, gezi yeri anlamına gelen mesir, Anadolu ve Ön Asya’nın çok eski bir geleneğinden geliyor. 5 bin yıl öncesinde bile örneklerine rastlamanın mümkün olduğu mesirin, bizdeki kullanımı ise devre damgasını vurmuş hekimimiz Merkez Efendi ile başlıyor. Yavuz Sultan Selim’in padişah olduğu dönemde, oğlu Kanuni Sultan Süleyman ile Manisa’ya gelen Hafsa Sultan, nedeni anlaşılamayan bir hastalığa yakalanıyor ve çare için Sultan Camii Medresesi’nin başhekimi Merkez Efendi, Sultan’a 41 çeşit bitki ve baharatın karışımından oluşan bir macun hazırlıyor. Mesir macunu ismiyle günümüze kadar ulaşan bu şifalı karışım, Hafsa Sultan’ı kısa sürede sağlığına kavuşturuyor. Yardımsever kişiliğiyle bilinen Hafsa Sultan, iyileşmesini sağlayan mesir macununun her yıl Nevruz haftasında halka dağıtılmasını istiyor ve küçük kâğıtlara sarılan macun, Sultan Camii’nden halka saçılıyor. O günden bugüne her yıl aynı dönemde Sultan Camii etrafında toplanan halka, şenlikler yapılarak mesir macunu dağıtılıyor. Geleneksel bilgiler doğrultusunda hazırlanan mesir macununun içinde anason, çörekotu, hardal tohumu, hindistan cevizi, kakule, karabiber, karanfil, kimyon, kişniş, ravent, safran, sakız, tarçın, vanilya, yenibahar, zencefil, havlıcan, portakal kabuğu, sinameki, rezene gibi bitki ve baharatlar bulunuyor. Macunu yapan aşçıbaşı, baharatların ve bitkilerin tazeliğini kontrol ederek, malzemelerin oranlarını belirliyor. Pişirme ortamını ve ekipmanını gözden geçiren aşçıbaşı, hazırlık aşamalarında yanında bulunan çıraklarına bilgi ve deneyimlerini sözlü ve uygulamalı olarak sürekli aktararak geleneksel bilginin devamlılığını sağlıyor.

manisa-mesir-macunu.jpg
On binlerce kişi katılıyor

Bu yıl 478. kez gerçekleştirilen Uluslararası Mesir Macunu Festivali 24 Nisan Salı günü başladı ve 29 Nisan Pazar günü sona erecek. Mesir macunu saçımı için her yıl festival öncesi, 21 Mart Nevruz günü mesir macunu karılması ve pişirilmesiyle hazırlıklara başlanıyor. Festival haftasında diğer etkinliklerin yanında Cuma günü Mevlid okutuluyor ve halka pilav dağıtılıyor. Pazar günü ise, her yıl en az üç ton hazırlanan mesir macunu halka saçılyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen on binlerce kişinin konuk olduğu festivale son dönemlerde yabancı turistler de katılıyor. Geleneksel mesir korteji yürüyüşü gibi çeşitli etkinlikler de programda yer alıyor.

Kaplıcaları farklı rahatsızlıklara iyi geliyor

Termal turizm açısından bölgesinin önde gelen şehirlerinden biri olan Manisa’nın birçok ilçesindeki kaplıcalar, farklı rahatsızlıklara iyi gelen sularıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Jeolojik yapısı göz önüne alındığında mineraller bakımından oldukça zengin olan Manisa kaplıcalarının ilk akla geleni Salihli ilçesindeki Kurşunlu Kaplıcaları. Yine Salihli’deki Sart, Demirci’de bulunan Hisar ve Saraycık, Soma’da Menteşe -ki, bu kaplıcanın sıcaklığı zaman zaman 85 dereceyi bulabiliyor-, Kula’da Emir, Turgutlu’da Urganlı kaplıcaları ve adını maden sularının bulunduğu Sarıkız yöresinden alan Sarıkız Ilıcası bunlardan birkaçı. Bu kaplıcaların eklem rahatsızlıklarına, sinirsel hastalıklara, kireçlenmeye, solumun yolu rahatsızlıklarına, kadın hastalıklarına, cilt bozukluklarına ve romatizmaya iyi geldiği biliniyor.

Manisa'nın en lezzetlileri

Haziran, temmuz ve ağustos aylarında hava sıcaklığı 40 dereceye kadar yükseldiğinden Manisa ziyaretleri için tam da bu dönem çok uygun. Tabii sonbahar da... Kentten; sırrı kuzu ve dana etinin belli bir oranda karıştırılmasında ve soğan-sumakla lezzetlendirilmesinde olan Manisa Kebabı’nı, coğrafi işarete sahip Akhisar Köftesi’ni, Salihli Odun Köftesi’ni, Alaşehir Kapaması’nı, Kula Güveci’ni, Sinkontası’yı, simit ekmeğini ve nohutlu mantısını yemeden dönmeyin, üzülürsünüz. Ya da Kurban Bayramı’nda yolunuz Manisa’ya düşerse Sura’yı deneyin, bu yemek yıllardır ailecek toplanılan bayram sofralarını süslüyor. Denemeye değer. Serinlemek isterseniz ünlü maden sularını ya da gazozunu içebilir veya buz gibi soğutulmuş coğrafi işarete sahip Kırkağaç Kavunu, Sultaniye Üzümü ve Salihli Kirazı’nı deneyebilirsiniz. Tatlı olarak da Kula şekerli pidesini, Akhisar katmerini ya da Şehzade tatlısını afiyetle yiyebilirsiniz. Sonra da bir cilveli kahveyle keyfinize diyecek kalmayacak, benden söylemesi.

Şehzadeler yetiştiren şehir

Çelebi Mehmed’in 1412'de kesin olarak Manisa’yı Osmanlı egemenliğine almasıyla Saruhan Sancağı adıyla idari bir birim kuruluyor. Manisa, 1437-1595 arasında Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları önemli siyasi merkezlerinden biri haline geliyor. II. Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmet ve I. Mustafa'nın da aralarında olduğu 16 şehzadenin ilk sınavlarını verdikleri yer olarak yine Manisa çıkıyor karşımıza. Gerçek kimliğini kazandığı Osmanlı İmparatorluğu döneminde medreseler, tekkeler ve kütüphaneler inşa edilerek bir kültür ve eğitim merkezi haline getiriliyor. Hanları, hamamları, çeşmeleri, Mimar Sinan’ın Ege’deki tek eseri Muradiye Camii ve Külliyesi, Ulu Cami ve elbette Sultan Camii ve Külliyesiyle canlı bir kültürel hayata tanıklık ediyor Manisa.

Spil sizi çağırıyor

Spil Dağı Milli Parkı, Manisa’dan 23 km. uzaklıkta. Şehre oranla 10-15 derece daha serin. Zirvede bin 517 metreye ulaşan dağın bir yanında Kybele kabartması, diğer yamacında Kral Tantalos’un kızı Ağlayan Kaya Niobe (yanda), kente tepeden bakıyor. Eteklerinde Tantal ve Bizans Dönemi’nden kalma Magnesia kalelerinin kalıntıları yer alıyor. Spil’de dağcılık, trekking ve yamaç paraşütü son yılların gözde spor etkinliklerinden. Rengârenk bitki örtüsü, göletleri, yılkı atlarıyla özgürlük tutkunuzun bir parçası oluveriyor bu dağ. Atalanı Mevkii’nde dağ evleri, piknik alanları, kır kahvesi ve lokanta da bulunuyor. Dağın eteklerinde bir Mevlevihane mevcut.

Laleler gönül okşuyor

Spil demişken, Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi’den ve Spil ya da Manisa Lalesi adıyla anılan çiçekten söz etmemek olmaz. Anemon da denilen Manisa lalesinin, anayurdu olarak kabul edilen Spil Dağı’ndan Osmanlı döneminde İstanbul’a götürüldüğü biliniyor. Koruma altındaki laleleri koparanların 48 bin 625 lira ceza ödeyeceği açıklandı.

Kaynak: Dünya
Bu haber toplam 4110 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.