Milli bayramlar Türklerin simgesi

ÖZKAN ALTINTAŞ- TÜRKİYE TURİZM
İSTANBUL- Büyük önder Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı 19 Mayıs 1919 gününün “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanması için Türk gençliğine armağan etmişti. Milli bayramlar Türk halkının Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan bayak efsanesinin simgesidir. Her Türk Milli bayramları ile gurur duyar ve Türk olduğu için her bayramda bir kez daha yüreği coşku dolar.

Yeni Türkiye’nin Cumhuriyeti’in kurulmasında önemli tarihleri TBMM’nin 23 Nisan 1920’de açılmasını “23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak çocuklara armağan ettiği gibi , 19 Mayıs’ı da gençlere armağan etmişti.
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir.
19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bugün İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün kabul edilir. Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının mihenk taşları olan “gençlik” ve “çocuk” kavramının önemini iyi bilen Atatürk her konuşmasında “Gelecek gençlerindir” diyerek ülkemizin daha ileriye gitmesinde onların ne kadar önemli olduğunu belirtmişti.

MİLLİ MÜCADELEDEN ÖNCE GENÇLİK HAKKINDA
Daha milli mücadeleye başlamadan önce, Birinci Dünya Savaşının felaketli sonuçlar doğurduğu günlerde, Atatürk için Türk gençliği başlıca umut kaynağı idi.
Atatürk’ün Türk gençliği ile ilgili görüşmelerini açıklayan en eski belge, 1918 de kendi el yazısı ile yazdığı şu satırlardır.
“Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz.
Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkımdaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir."

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK: BÜTÜN ÜMIDIM GENÇLIKTEDIR
Atatürk şu sözlerle gençliğe güvenini daha da pekiştiriyor:
"Zaten her şey unutulur. Fakat biz, her şeyi gençliğe bırakacağız. O gençlik ki, hiç bir şeyi unutmayacaktır, geleceğin ümidi, ışık saçan çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir."

GENÇLIĞE HITABE: DAMARLARıNDAKI ASIL KANDA MEVCUTTUR!
Sonraki yıllarda ise Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”sinde gençlik için sözleri gelir:

“Ey Türk Gençliği!... Birinci vazifen, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar korumak ve savunmaktır.

“... Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!...”

Tarihte hiçbir önder, Atatürk kadar, milletinin gençliğine güvenmemiştir. Türk gençliği, Atatürk’ün ışıklı yolunda var gücüyle çalışarak,  O’nun ilkelerine ve eserine sahip çıkarak, bu güvene layık olduğunu gösterecektir.

MİLLİ BAYRAMLAR KUTSALDIR
Çocuklara ve gençlere yönelik düşünen Atatürk, ileriyi gören biri olarak bayram kavramı ile Türkiye’de birlik ve beraberliğin en kadar önemli olduğunu ortaya koymuştu.
Kurtuluş Savaşı’nda 7’den 70’e herkesin Türkiye’yi kurtarmak için verdiği mücadele dünyanın takdirini kazanmıştı.
Çanakkale Savaşı’nda, Anafartalar’da Sakarya’da şehit olan gençlerimizin filizleri üzerinden yeşeren Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli günlerine ait bayramlar ülkemiz için en kutsal günlerdir.
Bu nedenle bu bayramların layık oldukları en iyi şekilde coşku içinde kutlanması gerekir.



19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı eskiden olduğu gibi şehitlerimizin kanıyla rengini alan Türk bayrağının çeşitli gösterilerle öne çıkarıldığı ve stadyumları binlerce insanın heyecan içinde doldurduğu özel şekilde kutlanmalıdır.



Eskiden milli bayramlarımız bu günkünden daha coşkulu bir şekilde kutlanırdı. Özellikle 19 Mayıs’ta öğrencilerin stadyumlarda yaptıkları gösteriler çok güzel olurdu. aarıca, çeşitli yürüyüşler yapılarak, şiirler, konuşmalar yapılarak bayramlarımız kutlanırdı.
Bu bayramlar Türk halkının Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan efsanelere konu olan büyük hikayesinin simgesidir.

Nazım Hikmet’in “Davet” şiiri herşeyi en güzel şekilde şöyle anlatır.

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...