• BIST 9450.21
  • Altın 2497.486
  • Dolar 32.5868
  • Euro 34.8227
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 20 °C
  • Antalya 20 °C

Arap Baharı’nın faturası Türkiye'de

Arap Baharı’nın faturası Türkiye'de
Türkiye’yi yönetenler “Arap Baharı”nı Türkiye’nin menfaatlerini gözeterek iyi okuyamadılar. Sonunda siyasi durum ve ekonomi ise sıkıntılı sürüyor.

HAFTAYA EKONOMİK BAKIŞ
İSTANBUL-
Türkiye giderek garipleşiyor, traji komik bir ortama doğru çekiliyor ve yanlış politikalar nedeniyle yalnızlığa doğru itiliyor. Halen Türkiye’yi ayakta tutanın ise sadece iç dinamikleri olarak görülüyor. Çünkü Türkiye halkı dünyanın en kritik bölgesinde yer alan Türkiye’de krizlere efsunlu bir toplum haline geldi. Tüm sıkıntılara rağmen dik durmayı beceriyor. Ancak krizlerle birlikte ekonomi kötüye gittikçe bir önceki yılı arar hale geliyoruz. Bütün bu krizlerin sebebini ararsak “Arap Baharı” denilen olayın en büyük faturası Türkiye’ye çıktı. Türkiye’yi yönetenler “Arap Baharı”nı Türkiye’nin menfaatlerini gözeterek iyi okuyamadılar.Sonunda siyasi durum ve ekonomi ise sıkıntılı sürüyor.

emen8-babacan.jpg

BABACAN: ENFLASYONU MAKUL ORANLARA ÇEKMEK ÖNCELIĞIMIZ

Başbakan Yardımcısı Babacan, Yüzde 9’larda dolaşan bir enflasyon Türkiye için hayırlı olmaz. Bundan sonraki dönemde enflasyonu daha makul oranlara çekmek birinci önceliğimiz" dedi

bakan-zeybekci-1b.jpg

ZEYBEKCI: İHRACAT ODAKLI BÜYÜME STRATEJISI AKSAMAYACAK

Ekonomi Bakanı Zeybekci, "2023 hedeflerine ulaşmak için başlatılan ihracat odaklı büyüme stratejisi hiçbir şekilde aksamayacak" dedi
Zeybekçi sözlerine şunları ekledi: “On yılda 230 milyar dolardan 820 milyar dolara ulaşan milli gelir, on yılda 3 bin 400 dolarlık kişi başına milli gelirden 11 bin dolarlık kişi başına milli gelire… On yılda dünyadaki 21. sıradan 16. büyük ekonomi olmaya, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olmak… Bunlardır bizim başarı ölçütlerimiz. Geleceğe de bu şekilde bakıyoruz."
Bakan Zeybekci, faizlerin hala yeterince düşük olmadığını belirterek, "Ekonomi yönetimi piyasayı geriden takip etmemeli. Piyasanın önüne düşüp onu yönlendirmeli" dedi.

ÖDENEKTE ASLAN PAYI MALİYEDE
Bu arada ödenekte ''aslan payı'' Maliye, Hazine ve Milli Eğitim'inBütçe ödenek teklif tavanı en yüksek kamu idaresi 110,2 milyar lira ile Maliye Bakanlığı olurken, Hazine Müsteşarlığı 68,4 milyar lira ile ikinci, Milli Eğitim Bakanlığı 62 milyar lira ile üçüncü sırada yer aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ise 1 milyar 843 bin 91 lira ayrıldı.

trakyadogalaz.jpeg

TRAKYA'DA 3 YERDE DOĞALGAZ BULUNDU

Bütün karmaşa içinde Kanadalı enerji şirketi Valeura, Trakya'da 3 yerde doğalgaz bulduğunu açıkladı. Şirketin internet sitesinden yapılan açıklamada, söz konusu 3 kuyudan çıkarılacak doğalgazla günlük 200 bin metreküp üretim yapılabileceği belirtildi.
Çalışmaların Tekirdağ'ın Osmanlı köyünde devam ettiği ifade edilen açıklamada, arama-çıkarma faaliyetlerinde yeni geliştirilen üç boyutlu sismik araştırma araçlarının kullanıldığı kaydedildi.
Yaklaşık 3 yıldır Türkiye'de faaliyet gösteren şirketin Trakya'da 14 üretim-keşif lisansı bulunuyor.

garipoglu.20141013000139.jpg

SOSYAL MEDYA ÇALKALANıYOR: GARİPOĞLU ÖLMEDI

Kız arkadaşı Münevver Karabulut'u 5,5 yıl önce öldüren ve 24 yıl hapis cezasına mahkum edilen Cem Garipoğlu, kaldığı cezaevinde intihar ederek yaşamına son verdi. Sosyal medya, Cem Garipoğlu'nun intihar süsü verilerek hapisten kaçırıldığı iddiasıyla çalkanıyor...
Cem Garipoğlu'nun bu sabah cezaevinde intiharı sosyal medyanın gündemine bomba gibi düştü. Atılan tweetlere göre kullanıcıların büyük çoğunluğu Garipoğlu'nun intihar ettiğine inanmıyor 'hapisten kaçırılıp intihar süsü verildiğini' iddia ediyor.

İŞTE O TWEETLERDEN BAZıLARı:
-Cem Garipoğlu intihar etmiş ha...Hey gidi kim bilir hangi ülkeye doğru intihar etti!!!
-Türkiye'nin psikolojimi getirdiği nokta: Cem Garipoğlu intihar etti haberi okuyup ölü taklidi yapıp hapisten kaçırılır mı diye düşünüyorum.
-Bir ülkenin bir ucundan 100Milyar dolar girip diğer ucundan çıkıyorsa bizede Cem Garipoğlu nun arkasından el sallamak düşer.ÖLMEDİ KAÇTI
-Cem Garipoğlu' nun öldüğüne inanmayanlardansanız, Türkiye' de yaşayanlardansınız.!
-Münevver Karabulut'un ailesi Cem Garipoğlu'nun cesedini bizzat görmeyi talep etmeli... Burası Türkiye intahar süsü verilerek kaçırılabilir!!
-Cem Garipoğlu'nun öldüğüne inanmıyorum şahsen. Malum çok pislik dönüyor ülkede. Adaletin değil paranın işlediği ülkedeyiz
-Cem Garipoğlu büyüklerinin de ona söylediği gibi, 2-3 yıl yattı ve şu an yurtdışından bize el sallamak üzere yola çıkarıldı.
-Yeni Türkiye olmasa intihar değil de Cem Garipoğlu cezaevinden alınarak yeni bir hayata merhaba dedi diyeceğim.
-Hayret Cem Garipoğlu intihar etti haberine inanmayan bir tek ben değilim... Size de ilginç gelmedi mi?
-Cem garipoğlu'nun intihar ettiğine inanmıyorum arkadaş! Muhtemel hapisten kaçırıldı ve öldü süsü veriliyor. !???
-Cem Garipoğlu Kobaniye destek için kaçırıldı kesinlikle
-Cem Garipoğlu'nun intihar haberiyle Türkiye nurtopu gibi bir şehir efsanesine daha kavuştu: "ölmedi; yurtdışına kaçırıldı"...
-Cem Garipoğlu öldü haberine inanmamı beklemeyin onu oradan kaçırmak için başka bir yalan daha olamazdı.
-Cem garipoğlu ölmedi, kaçırıldı , üstünü kapatmaya çalışıyorlar bu konuda hemfikiriz herhalde..
-Cem Garipoğlu'nın intihat etmesine inanan kimse yok ,yorumlar ''kaçtı,kaçırıldı'' yönünde .Ülkedeki güvensizliği siz düşünün artık.!
-Cem Garipoğlu intihar süsüyle kaçırıldı diye düşünüyorum şahsen..
-Önce asma dendi, şimdi kafaya torba geçirme deniyor, ben intihara inanmadım, cem garipoğlu ya öldürüldü,ya yüksek ihtimalle usulca kaçırıldı
-Cem Garipoğlu intihar etmiş olamaz öldü süsü verilip hapishaneden kaçırıldı işin için de başka hesaplar var.
-Cem Garipoğlu öldü diyorlar herkes sorguluyor çoğu ölmedi kaçtı mı acaba diyor.. Idarecilere yöneticilere halkın güveninin özeti..

ERDOĞAN, PARTI LIDERI GIBI KONUŞUYOR
Şimdi ise Ortadoğu’da ortalık toz duman, kan gövdeyi götürüyor, İŞİD denilen bela Türkiye sınırlarına dayanmış Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti lideri gibi konuşup muhalefeti eleştirip duruyor. Erdoğan, Ortadoğu’daki olayları yaratanları ne edip edip Pensilvanya’ya bağlıyor. Rize’de yaptığı konuşmada "Bölgedeki kanlı terör örgütlerini, bu örgütlerin elindeki siyasi yapıları kullanıyorlar. Kandırılmış, istismar edilmiş çocukları kullanıyorlar. Pensilvanya gibi ihanet şebekelerini kullanıyorlar" şeklinde tuhaf bir konuşma yaptı. Ardından Fethullah Gülen'den 'Erdoğan'ın sözlerini dikkate almayın' şeklinde yanıt geldi.
"Kobani'yi bahane ederek ülkeyi savaş alanına çevirenler ile Camia'nın irtibatlı gösterilmeye çalışılmasının karalama amaçlı olduğunu" söyleyen Gülen "Bu tür söylemlerin, ya paranoya kaynaklı ya da karalamaya matuf bu iddiaların dikkate değmeyecek, hatta akl-ı selim tarafından çok komik bulunacak ölçüde bayağı sözlerden ibaret sayıldığını" söyledi.

ERDOĞAN: KATILLE RESIM ÇEKTIRENLER KIMLER?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize'de toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada 'Böyle bir katille resim çektirenler kimler? Sizler çok iyi biliyorsunuz' diye kürsüde konuşurken daha önce Esad ile birlikte çektirdiği fotoğrafları unutarak tuhaf bir konuşma yaptı. Ancak Erdoğan'ın Esad'la birlikte olduğu ve Cumhuriyet'te yer alan fotoğraf daha sonra sosyal medyada paylaşıldı.

erdoganesademine.20141013000213.jpg

Erdoğan "Soruyorum bu IŞİD belasını ortadoğu'ya musallat eden kim? Beşar Esad. Alan açan kim Beşar Esad. IŞİD'e destek veren silah veren kim? Beşar Esed. Gittiler bu eli kanlı zalimi Şam'da ziyaret ettiler. 250 bin insanı katleden böyle bir katille resim çektirenlerin kimler olduğunu sizler çok iyi biliyorsunuz." dedi.
Zaten yandaş medyada her gün yeni bir Pensilvanya senaryosu okuyoruz. Şimdi ise kozmik sırlar başlıyormuş. Bütün bunları görünce belli bir yaşta olanların çocukluğunda izlediği siyah beyaz filmler aklımıza geliyor. Sinema afişlerinde “Baytekin Seyyarelerde 24 Kısım Tekmili Birden” yazardı. Yakında 24 kısımlık “Pensilvanya” filmi yapılırsa şaşmayın.
Çünkü her gün yeni bir şey yazılıyor. Bu kadar konuyu nereden buldukları da insanı şaşırtıyor. Bu kadar şeyi biliyordunuz da “Neden bugüne kadar sustunuz?” veya “Yetki sizdeydi de neden engellemediniz?” diyenler var. Halbuki Türkiye’nin tek sorunu var. Türk insanının menfaati, geleceği ve refah içinde yaşamasıdır. Yönetimlerini ana amacı halkına hizmet etmektir. Kabus yaratmak değildir.

HÜKÜMETIN 3 YILLIK SURIYE POLITIKASINDA YAPTIĞI HATALAR

Cumhuriyet’ten Duygu Güvenç’in hükümetin 3 yıllık Suriye politikasında yaptığı hatalar başlıklı haberi hükümeti bugünkü krize sokan 3 yıllık Ortadoğu politikası 8 başlıkta şöyle özetleniyor. “Hükümetin 3 yıllık Suriye politikasının sonuçları, Türkiye’yi elindeki çok kapsamlı bir tezkereyle artık yalnızca sınırlarında değil sınır içine de düşen ateşle karşı karşıya bıraktı” denilen inceleme şöyle:

TÜRKIYE'NIN SEKIZ HATASI

ESAD’A BAYRAK AÇTı: Esad’ın zaman zaman vatandaşlarına uyguladığı şiddette yıllarca sessiz kalan Türkiye, Ağustos 2011’de Şam ile ilişkilerini Davutoğlu’nun Esad ile yaptığı 6 saatlik görüşmenin sonunda birdenbire noktaladı. Bu sırada Batı dünyasının Şam ile ilişkileri devam ediyordu. Türkiye, Büyükelçisini Şam’dan çeken ilk ülkeler arasında yer aldı.

MALIKI’YE DESTEK YOK: 2010’daki Irak seçimlerinde Şii Maliki’ye karşı Sünni bir cephe oluşturmaya çalışan Türkiye, Bağdat ile ilişkilerini düzeltmedi. Maliki, Irak’ta ulusal güvenliğini sağlamak için çabalarken, Türkiye, Irak merkezi hükümetine destek vermedi.

MUHALIFLERE EV SAHIPLIĞI: Türkiye, hem Suriyeli mültecilere, hem de Suriyeli muhaliflere kapılarını aynı anda açtı. Hükümet muhalifleri bir çatı altında örgütlemeyi hedeflerken; ABD, Körfez ülkelerinin desteğine “radikal unsurlar güçleniyor, silah göndermeyin” diyerek karşı çıktı. Ankara Suriye’de zamanla büyüyen ve güçlenen radikal grupları tehdit olarak algılamadı ve ve bu gruplara destek verdi.

BIZIM YARATTıĞıMıZ ŞEYTAN: 2012’de ABD, El Kaide’nin uzantısı El Nusra’yı terörist örgüt ilan etti ve Türkiye’den desteği çekmesini talep etti. dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, El Nusra’nın “birkaç yüz” kişi olduğu karşılığını verdi.

PYD ILE SAVAŞTıĞı IÇIN GÖZ YUMDU: Türkiye sınırından geçen teröristlere dair veri tabanı oluşturulmadı. El Nusra içerisindeki IŞİD güçlendi, PYD ile savaşa girişti. Ankara, PKK’nin uzantısı olarak gördüğü PYD’yi, “Ya Esad ile ya da muhaliflerle ol ve kararını ver” diyerek tercih yapmaya zorladı. PYD ise kanton bölge ilanıyla özerklik yolunda ilerlemeyi tercih etti.

TÜRKIYE HEDEF OLDU: Suriye, 2012’de Türkiye’nin savaş uçağını düşürdü. Türkiye, angajman kurallarını değiştirerek, Suriye tarafından gelen her türlü mermi ve saldırı için anında yanıt vermeye başladı. Reyhanlı baskınında 53 Türk vatandaşı öldü. Türkiye, Musul’daki diplomatların kaçırıldığı 102 gün boyunca IŞİD’e karşı tam bir sessizliğe büründü.

HıZLA ILERLEDI: ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle güvenlik sorunuyla karşılaşan Maliki, Sünniler üzerine operasyonlarını sıklaştırdı. Bu sırada Maliki’nin zulmünden bıkan Sünniler, IŞİD’e destek verdi. Güvenlik güçlerinin çekildiği yerleri ele geçiren IŞİD Musul’a ilerledi.

TAKTİK DEĞİŞTİ: Musul’dan sonra yön değiştiren IŞİD’in Erbil’e yönelmesi üzerine ABD harekete geçti. Bağdat’a yönelmesi beklenen IŞİD Suriye’deki Kobani’yi kuşattı. Türkiye’nin Kobani’ye ağır silah geçişi için izin vermemesi de ülke içindeki tansiyonu yükseltti.

kobani.jpg


FT: TÜRKIYE IŞİD KONUSUNDA KAÇAMAK OYNAMAYA SON VERMELI
İngiliz Financial Times gazetesi, Türkiye'nin IŞİD konusunda "kaçamak oynamaya" son vermesi gerektiğini, Kobani'nin düşmesinin ABD öncülüğündeki koalisyonun acizliğini ortaya çıkaracağını yazdı.
Gazete, cihadçıların başarılı olması halinde Ortadoğu'da kendi kendilerine ilan ettikleri halifelikte yeni bir aşama kaydetmiş olacaklarını savundu.
Kobani'ye siyah bayrak çekilmesiyle IŞİD'in Türkiye-Suriye sınırı boyunca uzanan yolun büyük bir bölümünü kontrol edeceğini vurgulayan gazete, "IŞİD'in kentteki Kürt ve Arap mültecilere yapacağı barbarlıklar yeni bir insani felakete neden olacak" diye yazdı.
Gazete, Kobani'de durumun vahim halde olduğunu ve bunun IŞİD'i "geriletmek ve imha etmek" amacıyla başlatılan ABD hava saldırılarının ne kadar zayıf kaldığının da kanıtı olduğunu yazdı.
Financial Times, Washington'un bu "ölüm saçan" grubu frenlemenin dışında başka bir seçeneği olmadığını vurguladı.
ABD ve müttefiklerinin karadan asker göndermermesi halinde bitirici darbeyi vurmayacaklarını yazan Financial Times, Kobani krizinin aynı zamanda ABD öncülüğündeki koalisyonunun bir başka zaafını da ortaya çıkardığını ve bu zaafın "Türkiye'nin kararsızlığı" olduğunu belirtiyor.
Yazıda Erdoğan'ın Türkiye'nin ABD öncülüğündeki koalisyona daha aktif bir şekilde destek verebilmesi için hedeflerin genişletilerek Esad'ı da kapsamasında ısrar ettiği, ama Washington'un buna sıcak bakmadığı belirtildi.

ABD AÇIKLAMA YAPTI: DOLAR FIRLADI, BORSA ÇAKILDI

ABD Merkez Bankası FED'den iki günde gelen iki yarı açıklama doların yükselmesine neden oldu. Dolar 2.28'i aştı. Fed tutanaklarında yer alan ılımlı ifadelerle dün düşüşe geçen doların ateşini, Fed yetkililerinden gelen yeni açıklamalar yükseltti. Dolar bugün tekrar 2.28 TL sınırına dayanırken borsada kayıp yüzde 1'i aştı.

Fed tutanakları ile birlikte düşen dolara destek yine Fed yetkililerinden geldi. Fed tutanaklarında "güçlü doların ABD ekonomisindeki toparlanmayı olumsuz etkileyebileceği" ifadesi yer almasıyla dolar 2.29 TL'den 2.25 TL'ye kadar gerilemişti.

Ancak Fed yetkililerinden gelen açıklamalarla birlikte dolar bugün yeniden tırmanışa geçti. güne 2.2690 TL'den başlayan dolar 2.2790 TL'ye kadar yükselerek 2.28 TL sınırını zorlamaya başladı. Fed yetkililerinin erken faiz artırımına yönelik söylemleri doları yeniden yükseltti.

FAİZ ARTIRIMI ERKEN OLACAK

Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer ve San Francisco Fed Başkanı John Williams Amerikan Merkez Bankası’nın 2015 ortasına kadar faiz artırımına başlayacağına işaret etti. St Louis Fed Başkanı James Bullard da, piyasalar ve fed arasında faiz takvimine ilişkin beklentilerde kopukluk gördüğünü söyledi. Bullard "Piyasalar hata yapıyor" sözleriyle uyarıda bulundu. Bu sözler dün piyasalarda yaşanan 'tutanak bayramının' kısa sürmesine yol açtı.

BORSA AÇILIŞTA SERT DÜŞTÜ

Fed tutanaklarının yarattığı dopingle günü yüzde 3.1 primle kapatan borsa bugün kazancının bir kısmını açılışta verdi. Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi, dün Fed üyelerinin faiz artırım sürecinin beklentilerden önce başlayabileceğine yönelik açıklamalarının negatif etkisi ile güne 661,69 puanlık düşüşle 74.546,34 puandan başladı. Açılışta kayıp yüzde 0,88 olarak gerçekleşirken saat 10:00 itibariyle günlük kayıp yüzde 1,3'e yükseldi.

YURTİÇİNDEKİ PROTESTOLARIN SEYRİ DE ÖNEMLİ OLACAK

Yurtdışı gelişmelerin yanısıra yurtiçinde yaşanan gerilim de piyasaların seyrinde önemli olacak. Kobani kentine IŞİD saldırılarını protesto eden grupların yurt genelinde başlattığı olaylarda hayatını kaybeden kişi sayısı artarken uzmanlar olayların yatışması durumunda piyasanın olumlu bir seyre girebileceğini belirtiyor.

ABD BORSALARI ÇAKILDI

New York Borsasında endeksler günü küresel ekonominin zayıflayacağı yönündeki endişelerle sert düşüşle tamamlarken, Dow Jones Endeksi yılın en kötü performansını kaydetti. Dow Jones Endeksi 334,97 puan (yüzde 1,97) değer kaybederek 16.659,25 puana, Standard&Poor's 500 Endeksi de 40,68 puan (yüzde 2,07) gerilemeyle 1.928,21 puana düştü. Nasdaq Teknoloji Endeksi de 90,25 puan (yüzde 2,02) gerileyerek 4.378,34 puana indi. Analistler, piyasaların euro bölgesindeki zayıf büyüme nedeniyle gerildiğini belirtiyor.

DOLAR YENIDEN REKORA GIDIYOR

ABD Merkez Bankası’ndan yükselen farklı sesler, döviz piyasalarında da etkili oluyor. Faiz artırımlarının öngörülenden daha geç başlayacağına yönelik işaretlerin etkisiyle düşen dolar, "faizlerin daha erken artması gerektiği"ne ilişkin açıklamalarla yeniden yükselmeye başladı.

ABD Merkez Bankası tutanaklarının açıklanması sonrası 2.25 liraya kadar inen dolar, yeniden yükselerek 2.28 lira düzeyini de geçti. Bu sabah ilk işlemlerde 2.2750 lira dolayında hareket eden dolar, daha sonra 2.2845 liraya kadar çıkarken, euro da 2.89 lira sınırını geçerek 2.8935 liraya yükseldi.

ABD MERKEZ BANKASI’NDAN FARKLI SESLER

Doların yönünü yeniden yukarı çevirmesinde ABD Merkez Bankası’nın üyelerinden yükselen sesler etkili oldu. Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, faiz artırımlarının "gelecek yılın ortaları gibi" başlayacağını söyledi.

ABD Merkez Bankası üyelerinden St. Louis Başkanı James Bullard da, faizlerin 2015’in ilk çeyreğinde yükseltilmesinden yana olduğunu söyledi. San Francisco Başkanı John Williams da "Ekonomi veya enflasyon fazla hızlanırsa, faizleri daha erken artırmamız gerekir" dedi.

BORSA

ABD’den gelen erken faiz artırımı işaretlerinin yanında IŞİD’in Kobane’ye saldırılarını protesto gösterileri sonrası yükselen şiddet olaylarının da etkisiyle Borsa’da hisse senetlerine satış geldi.

Güne yüzde 0.88 düşüşle 74 bin 546 puandan başlayan Borsa İstanbul Endeksi, 74 bin 74 puana kadar geriledikten sonra biraz toparlanarak, ilk seansı, dünkü kapanışın yüzde 1.24 düşüğü olan 74 bin 273 puandan kapattı.

PETROL

Doların düşüşüyle biraz toparlanan petrol fiyatları yeniden inişe geçerek 90 doların altına geriledi.

Türkiye’nin de fiyatlamalara baz aldığı Kuzey Denizi’nde çıkarılan Brent ham petrolünün varil fiyatı, petrol arzındaki artış ve küresel ekonomik görünümde zayıflamayla, yüzde 1.7’ye karşılık gelen 2 dolar dolayında düşüşle 88.50 dolara geriledi.

ABD hafif petrolü de yüzde 2.2 düzeyinde gerileme ile 83.9 dolara gerileyerek, 84 doların da altına indi.

Petrol fiyatlarındaki düşüşte, yükselen arza karşılık, küresel ekonomide yavaşlama belirtilerinin artması etkili oldu. Dünyanın en büyük ekonomilerinden Almanya’nın ihracatında geçen Ağustos ayında yüzde 5.8 ile 2009’daki küresel finans krizinden bu yana en büyük düşüş gerçekleşti.

Ham petrol fiyatlarındaki gerilemenin sürmesi durumunda akaryakıt fiyatlarını da aşağıya çekmesi bekleniyor.

TÜRKIYE'YE 1,3 MILYAR DOLARLıK ŞOK!

Türkiye ekonomisindeki kırılganlıklar ve siyasi endişeler nedeniyle yabancıların devlet iç borçlanma senedi portföyü eylülde 871 milyon dolar eridi. Yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi portföyü bir ayda 256 milyon dolar, repo portföyü ise 165 milyon dolar azaldı. Buna göre Türkiye piyasalarından son bir ayda toplam 1 milyar 292 milyon dolar kaçtı.

Yüksek enflasyon, döviz borçları ve sıcak paraya bağımlık gibi nedenlerle dünyanın en kırılgan ekonomilerinden biri olarak gösterilen Türkiye’de, artan jeopolitik gerginlikler ve siyasi riskler sonrası piyasalardan yabancı kaçışı da hızlandı. Kur farkından arındırılmış verilere göre yabancıların satın aldığı devlet iç borçlanma senedi (DİBS) portföyü 19 Eylül - 26 Eylül haftasında 246 milyon dolar azalırken, eylül başından bu yana 871 milyon dolarlık çıkış yaşandı.

TCMB verilerine göre, yurtdışında yerleşik kişilerin mülkiyetindeki DİBS stoku 26 Eylül itibariyle 49 milyar 989 milyon dolar oldu. Bir önceki hafta DİBS stoku 51.02 milyar dolar olmuştu.

DEVLET KAĞıTLARıNDA 19.8 MILYAR DOLARLıK KAYıP

Türkiye ekonomik ve siyasi riskleri nedeniyle ABD Merkez Bankası’nın (Fed) tahvil alımlarını azaltma kararından en fazla etkilenen ülkelerden biri olmaya devam ediyor. DİBS stoku, ABD Merkez Bankası Fed’in tahvil alımlarını azaltacağını açıkladığı 22 Mayıs tarihinden önce 69 milyar 850 milyon dolar seviyesindeydi. Buna göre 17 Mayıs 2013 - 26 Şubat 2014 tarihleri arasında DİBS stoku 19 milyar 861 milyon dolar azaldı yani yüzde 28.4 eridi. DİBS stoku 2013 başından 17 Mayıs’a kadar 7 milyar 201 milyon dolar artmıştı.

HISSE SENETLERI YÜZDE 32 AZALDı

TCMB verilerine göre yurtdışında yerleşik kişilerin mülkiyetindeki hisse senedi portföyü ise 26 Eylül haftasında bir önceki haftaya göre piyasa fiyatı değişimi ve kur farkından arındırılmış olarak net 186 milyon dolar azalırken son bir aydaki kaçış 256 milyon doları buldu. Verilere göre son üç haftadır hisse senetlerinden kaçış artıyor.

Verilere göre, yurtdışında yerleşik kişilerin mülkiyetindeki hisse senedi stoku 26 Eylül haftası itibarıyla 55 milyar 899 milyon dolar oldu. Hisse senedi stoku 17 Mayıs 2013 tarihinde 82 milyar 288 milyon dolar seviyesindeydi. 26 milyar 389 milyon dolar yani yüzde 32 azaldı.

Repo piyasasında da yabancı portfoyü 26 Eylül haftasında net 353 milyon dolar artsa da son bir ayda 165 milyon dolar azaldı. Yabancıların repo stoku 26 Eylül verilerine göre 12 milyar 437 milyon dolar oldu.

legarde.jpg

IMF BAŞKANı: GÖBEK ATARIM

IMF Başkanı Lagarde, kongreye takılan reformların hayata geçirilmesi için göbek atmak da dahil ne gerekirse yapmaya hazır olduğunu söyledi.

IMF Başkanı kongreye takılan reformların hayata geçirilmesi için göbek atmak da dahil ne gerekirse yapmaya hazır olduğunu söyledi. Lagarde, 2010 yılında geliştirilen ve o tarihten bu yana ABD Kongresi’nden geçmesi beklenen reformun gerçekleştirilmesinin şart olduğunu da dile getirdi.

Washington'da bu hafta başlayan IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları'nda uzun süredir devam eden düşük büyüme hızının nasıl kırılacağı, daha fazla büyüme ve istihdamın nasıl sağlanacağı konuları görüşülüyor.

Lagarde burada düzenlediği basın toplantısında, IMF'nin Dünya Ekonomik Görünümü raporunda küresel ekonomi için büyüme tahminlerini düşüdüklerine işaret ederek, 'Büyümenin düşük ve düzensiz olduğu durumlarda, yeni bir ivme olması gerektiğine inanıyoruz' dedi.

IMF'nin küresel ekonomik büyümenin düşük ve düzensiz olduğu durumlarda, yeni bir ivme olması gerektiğine inandıklarını söyleyen Lagarde bu konuyu önümüzdeki günlerde üyelerle görüşeceklerini belirtti.

IMF Başkanı, bu yeni ivme ile daha fazla büyüme, daha fazla iş, daha iyi bir büyüme, daha iyi iş umduklarını ve bunu tüm üye devletlerden isteyeceklerini vurguladı.

Lagarde, para ve maliye politikaları ile altyapı yatırımlarına hız verilmesine ilişkin önerilerini de şöyle açıkladı:

Para Politikaları: Özellikle Euro bölgesinde ve Japonya'da daha uyumlu ekonomiyi destekleyecek para politikaları gerekli. IMF gelişmekte olan piyasaları, düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkeleri, ABD Merkez Bankası'nın faiz artırı sonrası oluşabilecek yeni koşullara hazırlanmalarında yardımcı olacak.

Maliye Politikaları: IMF, son Mali İzleme raporunda da belirtildiği gibi, iş piyasası reformlarını desteklemek için düzenlenmiş maliye politikalarına dikkat etmeye çağırıyor.

Artan Altyapı Yatırımları: Büyük inşaat projeleri ve bakım çalışmalarında yeni istihdam alanları oluşturarak kısa vadede büyüme desteklenebilir. Altyapı yatırımları orta vadede, değer yaratılmasını kolaylaştırarak ve hızlandırarak arz tarafını etkileyebilir.

AKP’NIN PLANI IFLAS ETTI

2006’dan bu yana Orta Vadeli Program (OVP) açıklayan AKP hükümeti bugüne kadar istihdamda, enflasyonda, döviz kurunda, GSYİH hedeflediği hiç bir rakamı tutturamadı. Yeni açıkladığı programda ise 2015, 2016 ve 2017 hedeflerini sil baştan değiştirdi.

AKP, açıkladığı Orta Vadeli Program (OVP) ile artık Türkiye ekonomisinin büyüme gücünü yitirdiğini kabul etti. Ekonomi çevrelerine göre bir programın başarısı kur tahminini doğru yapmaktan geçiyor. Hükümetin 2014 dolar kuru hesabı 2.18’e göre yapılıyor. Ancak kurun 2.25’e demirlediği bu dönemde tüm hedeflerin sil baştan yapılması gerekiyor. 2006’dan bu yana üçer yıllık OVP açıklayan AKP hükümeti hemen her OVP’de revizyona gitmek zorunda kaldı. Ancak en son açıklanan OVP’de AKP hedeflerin hiç birinin tutmayacağını kabul etti. Bugüne kadar enflasyonu 5, 5.5 bandına oturtan hükümetin enflasyon hedeflemesi 2014 için yüzde 9.4, 2015 hedeflemesi içe yüzde 6.3 olarak belirlendi. İşsizlikte de hedefler neredeyse çift haneye demirlendi.

Gazi Üniversitesi’nde İktisat Profesörü Aziz Konukman’a göre, 2006’dan bu yana OVP’ler açıklanıyor. Ama hiç biri de tutmuyor. Bu hedeflerin niye tutmadıını soran da yok. Sorsak yanıtını verecek de yok. 2015-2016 hedeflerinin sil baştan değiştiğine işaret eden Konukman’ın konuşmasının satır başları şöyle:

* OVP’nin hükümetin açıkladığı 5 yıllık kalkınma planlarına uyumlu olması gerekiyor. Orada da bir uyum görmüyoruz. Sürekli tutmayan planlar hazırlamak kime hizmet ediyor. İş insanları bu hedeflere bakarak plan program yapsa rezil rüsva olur. Hedefler sürekli revize edildiği için iş dünyası önünü de göremiyor.

HEDEFLER SIL BAŞTAN

* Eskiden kalkınma planlarında bir pratiğimiz vardı, yeni hazırlanan plan için geçmiş analiz edilirdi, hedefler niye tutulmadı diye bakılırdı. Artık bu da yok.

* Programın başarısı kur tahminini doğru yapmaktan geçiyor. Eğer bu tutmuyorsa tüm göstergeleri sil baştan değiştirmek durumundayız. Hükümet 10. kalkınma programında kur hedefini 1.97’ye göre yapıyor. Hükümet hala ucuz dövizle sıcak para geleceğine inanıyor. Son yaşanan Fed kararlarını ve jeopolitik riskleri düşündüğümüzde hükümetin bu planının çoktan çöktüğünü görürüz. AKP’ye göre ciddi bir fon ve likitide bolluğu var ve bunlar Türkiye’ye gelecek diye hesaplıyor. Ama politik ve jeopalitik riskleri hiç hesaba katmıyor. Eskisi kadar paranın gelmediği bir sürece girdik. İç piyasa ciddi daraldı. Büyümede sert düşüş var. Enflasyon tarafında film koptu. Enflasyonda sadece gıdaya bağlı değil, büyük bir enerji açığı da var. Aslında OVP’ye baktığımızda AVP cephesinde değişen bir durum yok.

CHP Kocaeli milletvekili Prof. Dr. Hurşit Güneş’e göre ise düşen tüketici güveni, artan döviz kuru ve daralan ihracat pazarları ile artık AKP yüksek büyüme rakamlarını yakalayamayacak ve yeni açıklanan OVP gerçekçi değil. Güneş, “Her program içinde bulunulan siyasal ve toplumsal konjonktürü hesaplamalıdır. Hele Türkiye bölgede bir sıcak savaşa girmek için Meclisten bir tezkere çıkarmışken bu programın gerçekçi sayılması hayalperestlik olur. Programda 2015 özelleştirme hedefi olarak 11.8 milyar TL konulmuş. Bu hedef de gerçekçi” açıklamasını yaptı.

RANTA DAYALı BÜYÜMENIN SONU

Bilkent Üniversitesi Profesörü Erinç Yeldan AKP’nin ekonomide gerçeklerle yüzleşmeye başladığını ancak, büyümenin nelerin üzerine kurulması konusunda hala ders almadığını söyledi. AKP’nin hala sıcak paradan medet umduğunu ve günü kurtarma planları yaptığını dile getiren Yeldan, “Ulusal büyüme modeline olan ihtiyaç ortaya çıktı. Dışarıdan gelen paraya, imar rantına ve özelleştirmeye dayalı büyümenin sonuna gelindi. Hükümet kamuoyunda bir makyaz malzemesi olarak kullandığı 2023 hedeflerinin de tutmayacağını bu programla tescilledi. 2023’ün gerçekleşmesi için sabit yatırımların yapılması ve bunun için kaynak tahsisi gerekiyor”dedi.

CHP Milletvekili Umut Oran da OVP ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

* Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın açıklamaları, AKP hükümetlerinin bugüne kadar açıkladığı 9’uncu OVP’nin de fos çıktığının itirafı. Yanlış hesap Bağdat’tan dönmüştür…

* Küresel likidite bolluğu ile çakışan AKP döneminde aşırı bağımlı hale getirilen Türkiye ekonomisi, rekor boyuttaki dış kaynak girişleri tüketime pompalanarak çark döndürüldü, sıcak para ve borçla ekonomide canlılık sürdürüldü. Üretmeden tüketen bir ekonomik yapı ortaya çıktı.

* Geçmişte küresel likidite bolluğunu yaratan parasal merkezlerin şimdi ise bunu kısmasıyla tersine bir finansal iklime geçildi. Ekonomide sıcak para dışında bir oyun planı bilmeyen AKP’nin “sürdürülemez” olduğunu söylediğimiz, bu büyüme modeli de artık iflas etti.

* Şimdi Türkiye’nin dağ gibi büyüyen borçlarını çevirebilmek için muhtaç olduğu dış kaynağın nazlanması ile ekonomi durma noktasına gidiyor, çark dönmüyor.


ÇOK KONUŞULACAK TÜRKIYE RAPORU

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türkiye'nin de içinde bulunduğu üye 34 ülkeyi bölgesel olarak yaşam kalitesine göre değerlendirdi.

OECD'nin 34 üyesindeki hayat kalitesini değerlendiren raporda zirveye Avustralya oturdu, Türkiye 'en zor yaşanılacak ülkeler' arasına girdi. Eğitim alanında sonuncu olan Türkiye, en iyi performansı 'sivil topluma katılım' kategorisinde göstererek 4'üncülüğe yerleşti.

Türkiye yaşaması en zor ülkeler arasında OECD'nin hazırladığı 2014 Yaşam Kalitesi raporunda Avustralya'nın başkenti Canberra yaşanılacak en iyi kent seçildi. 34 ülkeyi kapsayan araştırma raporunda Türkiye ise yaşaması en zor ülkeler arasında yer aldı

OECD 34 ÜLKEYİ DEĞERLENDİRDİ

Milliyet'in haberine göre, Fransa'nın başkenti Paris merkezli Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türkiye'nin de içinde bulunduğu üye 34 ülkeyi bölgesel olarak yaşam kalitesine göre değerlendirdi. Ülkelerin ve bölgelerin refah seviyesine göre değerlendirildiği raporda dünyanın en yaşanılası şehri olarak Avustralya'nın başkenti Canberra seçildi.

Raporun en çarpıcı yanı ise Türkiye'nin en zor yaşanılacak ülkeler arasında bulunması oldu. Türkiye; Meksika, Macaristan, Polonya, Slovakya ile beraber dünyanın yaşaması en zor ülkesi olarak rapordaki yerini aldı. Ülke sıralamasında Avustralya Canberra, bölgesel olarak raporun ilk sırasında yer alırken Avustralya da ülke sıralamasında birinci oldu.

OECD, 34 ülkenin 362 bölgesinin refahını; gelir, eğitim, iş, güvenlik, sağlık, barınma, sivil topluma katılım, hizmet sektörüne erişim ve çevre açısından değerlendirdi. Avustralya'nın Sidney, Melbourne ve Perili şehirleri de ilk 10 bölge arasında bulundu. Rapora göre ABD'deki New Hampshire ve Minnesota da en iyi bölgeler arasında yer alıyor. Yaşanılacak en iyi ülkeler arasında Avustralya'yı Norveç, Kanada, İsveç ve ABD takip ediyor.

Meksika'nın 10 eyaleti ise bölgeler arasında yaşaması en zor 10 yer arasında konumlandı. Rapor, dünyadaki bölgeleri yaşamanın zor ve kolay olduğu yerler olarak konumlandırması açısından önem arz ediyor.

TÜRKİYE EĞİTİMDE SONUNCU SIRADA

Türkiye'nin yaşaması en zor ülkelerden biri olması raporun en dikkat çekici sonuçlarından. 34 OECD ülkesi arasında Türkiye'nin bulunduğu konumları şöyle:

Hizmet sektörüne erişim: 33

Sivil topluma katılım: 4

Eğitim: 34

İş: 32

Çevre: 31

Gelir: 26

Sağlık: 31

Güvenlik: 30

Barınma: 32

49 DIPLOMATA KARŞıLıK TAKAS EDILEN MILITAN

Türkiye’nin İŞİD’in elinden kurtardığı 49 diplomat olayı ise Danimarka’da gündemden düşmüyor.
Danimarkalı Avukat Thorkild Höjer, Danimarka medyasına yaptığı açıklamada, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da 5 Şubat 2013 tarihinde Özgür Yazarlar Birliği Başkanı ve İslam karşıtı Lars Hedegaard'a evinde saldırıda bulunarak öldürme girişiminde bulunduktan sonra Türkiye'de yakalanan kişinin, Musul'da rehin tutulan 49 konsolosluk çalışanına karşın IŞİD ile yapılan pazarlık sonrasında serbest bırakıldığı duyumları aldıklarını söyledi.

Höjör'in avukatlığını üstlendiği saldırgan, eylemini tam gerçekleştiremeden aynı gün Danimarka'dan kaçmış, daha sonra Atatürk Havalimanında sahte pasaport ile yakalanmıştı. Danimarka makamlarının talebine rağmen Türkiye saldırganı Danimarka'ya iade etmemişti.

"NEDEN SERBEST KALDIĞINI KENDİSİ DE BİLMİYOR"

Thorkild Höjer, saldırganın serbest bırakıldığını doğrulayabileceğini söyleyerek "Müvekkilimin nerede olduğunu bilmiyorum. Ben kendisi ile doğrudan görüşmedim ama kendisiyle görüşen biri ile telefonda görüştüm. Benim tahminime göre kendisi bile neden serbest bırakıldığını bilmiyor ama aldığımız bilgilere göre, IŞİD'in elindeki Türk esirlerle değiş tokuş yapılmış ve Türkiye'de cezaevlerindeki radikal dinci bazı kişilerin serbest bırakılması karşılığında Türk esirler Türk makamlarına teslim edilmiş" dedi.

DANİMARKA DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI: "BÜYÜKELÇİ  DÖNMEZ DIŞİŞLERİNE ÇAĞRILDI"

Danimarka Dışişleri Bakanlığı'nca Danimarka'da görev yapan basın mensuplarına konu ile ilgili olarak bir basın bildirisi gönderildi. Bildiride, "Gazeteci ve yazar Lars Hedegar'i Şubat 2013'de öldürme girişiminde bulunan bir Danimarka vatandaşı, Nisan 2014'de Türkiye'de yakalanmıştır. Türkiye'de tutuklu bulunan şahsın Danimarka'ya iade edilerek yargılanması için Adalet Bakanlığımız Kopenhag polisi aracılığı ile Türk makamlarıyla sürekli temas halinde olmuştur. Adalet Bakanlığının yeni aldığı bilgilere göre şahıs serbest bırakılmıştır. Ancak Türk yetkililer bu konuda kesin bir açıklama yapmamıştır. Dışişleri Bakanlığı Türk makamlarından konuya açıklık getirmesini istemiş, Türkiye'nin Kopenhag Büyükelçisi Mehmet Dönmez Cuma günü Dışişlerine çağrılmıştır. Ortadaki hukuki bir durum olduğu için Adalet bakanlığı bu konuda daha fazla açıklama yapmak istememektedir" denildi.
Hafta böyle akıl almaz olaylarla gidiyor. siyaset içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ekonomi ise çözüm arayıp duruyor. Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek?

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.