• BIST 9524.59
  • Altın 2492.843
  • Dolar 32.5552
  • Euro 34.7123
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • Antalya 18 °C

Mevlâna’nın sır dolu türbesi (3)

Mevlâna’nın sır dolu türbesi (3)
Şehrin adını dünyaya duyuran ve bir çok yabancının onun sözlerinin etkisiyle Konya’ya yerleştiği Mevlâna’nın izleri her yerde görülüyor

ÖZKAN ALTINTAŞ-TÜRKİYE TURİZM
KONYA -
Prontotur’un Türk halkına tarih ve kültürümüzü öğretmek adına düzenlediği iç turizm turlarından Konya gezisine katılan gazeteciler mistik kentin özel bölgelerini gezdiler. Şehrin adını dünyaya duyuran ve bir çok yabancının onun sözlerinin etkisiyle Konya’ya yerleştiği Mevlâna’nın izleri her yerde görülüyor. Mevlâna Müzesi Konya’nın en merkezi yerinde her yıl yüzlerce ziyaretçi alarak yıllara meydan okuyor. Sırlarla dolu Mevlâna’nın türbesi ise ziyaretçi akınına uğruyor.

mevlana-muzesi1.jpg

MÜZE’NİN ÇEVRESİ DÜZENLENİYOR

Mevlana Müzesi ve 2. Selim'in yaptırdığı Sultan Selim Camisi'nin önündeki yüksek ağaçlar ve binalarla kaplı alan ile müzenin üstündeki ünlü Kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe) her açıdan görülecek şekilde yeniden düzenleniyor

mevlana-1.jpg

Yerli ve yabancı ziyaretçilerin Konya'da ziyaret ettikleri yerlerin başında gelen Mevlana Türbesi ve Sultan Selim Camii önü, yaya ve araç trafiği yönünden büyük rahatlama yaşayacak. Bölgede devam eden meydan düzenleme çalışmaları, Aralık ayının ilk haftasında başlayacak Şeb-i Arus törenlerine kadar bitirilmeye çalışılıyor
Çalışmalar bittiğinde bölgede, 25-30 bin kişinin bir araya gelebileceği, mübarek günlerde toplu ibadet edilebilir bir alan oluşacak.
Prontotur’un konuğu olarak Konya gezimize Mevlana Müzesi ile devam ettik.
ntvmsnbc.com’dan Tarık Kızıldağ, Haber7.com’dan Remziye Karakuş, Zaman’dan Fetullah Erkan Emre, Takvim.com’dan Murat Karayılan, Aktüel’den Göksan Göktaş, Varan-Ulusoy dergilerinden Kübra Sakman, Turizmaktuel.com’dan Halil Tuncer. TurkiyeTurizm.com’dan Özkan Altıntaş katıldı. Gezide Prontotur Kültür Turları Bölümü’nden Mustafa Kemal Vardar ile Elçin Eroğlu, Prontotur’un pr şirketi Markaevi İletişimin Başkanı Makbule Batur ve profesyonel turizm rehberi Neslihan Öztürk eşlik etti.
Mevlana Müzesi’nin bulunduğu Gül Bahçesi’ne girerken bile etkilendik. Daha sonraki gezimizde ise mistik havanın etkisi daha da arttı.

mevlana-mudur-damda.jpg

SÜRGÜN EDİLEN MÜDÜR DAMDA ÇALIŞIYOR

Konya Kültür ve Turizm İl Müdür Yardımcısı Mehmet Yünden yapılan çalışmalar için “Para sorunumuz yok, zaman sorunumuz var” dedi. Şeb-i Aruz törenlerine yetişmek için yapılan çalışmaları anlatırken damda işçilerle birlikte çalışan birini göstererek “Topkapı Sarayı müdürü iken Padişah 3. Selim’in tahtının lojmanına taşıması nedeniyle görevden alınan Yusuf Benli şimdi Konya Mevlana Müze’nde görev yapıyor. İşçilerle birlikte toz toprak içinde Mevlana Müzesi’nin damını aktarıyor. Çok çalışkan bir adam haksız yere görevinden alındı” dedi.
Yusuf Benli, saçı sakalı birbirine karışmış halde Mevlana Müzesi’nin damında işçilerle amele gibi çalışıyordu. Böyle bir müdür için yazılanların haksızlık olduğunu düşünmeden edemedik.

mevlana-ziyaretci1.jpg

MEVLANA’YI EN ÇOK JAPONLAR ZİYARET EDİYOR

Mevlana’nın ve babasının türbesinin bulunduğu bölümde fotoğraf çekmek yasaktı. Güvenlik görevlileri çekenleri engellemeye çalışıyorlardı. Ama yeni çıkan dijital teknoloji bu engellemeleri aşıyordu.

mevlana-saat.jpg

Padişah 3.Selim’in armağanı iki kocaman saatin yanlarda durduğu kapıdan içeri girdik. Mevlâna’nın yakınlarının türbeleri vardı. Ortada Mevlana’nın iki sarıklı türbesi ve yanında babasının daha dik duran türbesi vardı. Duamızı ettikten sonra içeri alanda Mevlana’nın ünlü Mesnevisi, dünyanın en küçük Kuran-ı Kerim’i, ortada bir Sakal-ı Şerif ve çeşitli eşyalar sergileniyordu.
Mevlana’yı ziyaret edenler sıralamasında Japonlar ilk sırayı alıyordu. Onları Koreliler ve Uzak doğulular izliyor. Nitekim türbenin başında ve avludaki Japonların çokluğu bunu gösteriyordu.

konya-manzara1.jpg

TÜRKİYE'DE EN ÇOK ZİYARET EDİLEN 3. MÜZE

Her yıl 1,5 milyondan fazla kişinin gezdiği, Ayasofya ve Topkapı Sarayı'ndan sonra Türkiye'de en çok ziyaret edilen 3. müze Mevlâna Müzesi'nin çevresi düzenleniyor.
Konya Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı Mevlana Kültür Vadisi Projesi kapsamında, daha sade ve tarihi dokunun ön plana çıktığı bir kimliğe kavuşuyor.
Konya'daki şehzadeliği döneminde 2. Selim'in yapımına başlayıp padişahlığı döneminde bitirdiği Sultan Selim Camisi ve yanındaki Mevlana Müzesi'ni gizleyecek şekilde büyüyen yüksek ağaçların bulunduğu parkta kapsamlı bir düzenleme yapılıyor.

mevlana-turbe1a.jpg

MEVLÂNA MÜZESİNİN SIRLARI

Hazreti Mevlâna'nın mezarına bugüne kadar sadece bir kişi girebildi. Giren kişi çıktıktan sonra bir daha konuşamadı deniliyor. Hz. Mevlana'nın yaşarken dergâh olarak kullandığı ve 1926 yılında Atatürk tarafından müzeye çevrilen Mevlana Müzesi sadece Hz. Mevlana'nın türbesinin bulunmasıyla değil, içinde barındırdığı ilginç özellikleriyle de insanların ilgisini çekiyor.

mevlana-cile.jpg

SELÇUKLU SARAYI'NIN GÜL BAHÇESİ

Bugün müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alaeddin Keykubad tarafından Mevlana'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled'e hediye edilmişti.
Hz.Mevlana, 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlana'nın oğlu Sultan Veled, Mevlana'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiş, "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe 8 kalın sütun üzerine 130 Bin Selçuki dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştı.
Mevlevi Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Asar-ı Atika Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başladı, 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirildi.

MÜZENİN BİLİNMEYEN ÖZELLİKLERİ
Mevlana Müzesi gerek mimarisinde gerekse müze içinde bulunan ilginç tarihi eserler ile gizemini hala saklıyor. Özellikle mimarisinde ve dergâh içindeki eserlerin yapım malzemelerinin o günün özelliklerine göre oldukça ileri bir safhada olması dikkat çekiyor. Binanın inşası sırasında kullanılan malzemesinin içine hem yapı sağlam olsun hem de karıncalar içeri girmesin diye inşaat ustaları tarafından yumurta akı katıldı. Bu sayede duvarlara çivi bile çakarken zorlanacak kadar sağlam bir yapı elde edilirken karınca ve böceklerin dergah içine girmesi engellendi. Ayrıca müze içinde yapılan özel bir düzenek ile mum isleri ve insanların ağzından çıkan su buharı bir yerde toplanarak yapıya ve müze içindeki eserlere nemden dolayı zarar gelmesi engellendi.

mevlana-kuran1.jpg

KUR'AN-I KERİM'LER MUM İSİ İLE YAZILDI

Müzede sergilenen ve zamanında Mevleviler tarafından kullanılan el yazması Kur'an-ı Kerim'ler, nemden etkilenmesin güveler yemesin diye mum isi ile yazıldı. Bu sayede 11. yüzyıldan bu yana dergâhtaki birçok Kur'an-ı Kerim günümüzde bile bozulmadan durabiliyor. Ayrıca müze içine örümceklerin girmemesi ve yuva yapmaması için müzenin muhtelif yerlerine devekuşu yumurtaları asıldı. Bu yumurtalar sayesinde müzenin içine hiç bir koşulda örümcek giremiyor.

mevlana-kuran2.20121124024546.jpg

ZAMANININ ÖTESİNDE BİLİM MALZEMELERİ

Hz. Mevlana zamanında Mevlevilerin musiki ile ilgilendikleri tarihi belgelerde belirtiliyor. Müze içinde yer alan bir bölümde Mevlevilerin o zamanlar musiki yapmak için kullandıkları müzik aletleri sergileniyor. Bu aletler içinde bulunan keman ise özellikle dikkat çekiyor. Dünyadaki tek 8 telli keman olan bu kemanın Türk Musikisinde bulunan bütün makamların rahatlıkla çalınabildiği nadir kemanlardan olduğu belirtiliyor. Galileo'nun "Dünya Yuvarlaktır" diye ortaya attığı tezi nedeni ile Engizisyon mahkemesinde yargılanıp işkence gördüğü ve asıldığı o yıllarda dergâhta eğitim gören Mevlevilere dünyanın yuvarlak olduğu gerçeği hazırlanan küçük dünya küresi ile uygulamalı olarak anlatılıyordu.

SOYUT RESİMLER PİCASSO’YA İLHAM VERDİ
Müzede bulunan seccadelerde ise Pablo Picasso'nun fikir babalığını yaptığı iddia edilen soyut resim örneklerinden Picasso'dan yüzyıllar önce bulunması ise dikkat çekici özelliklerden birisi olarak görülüyor.
Hz. Mevlana, 17 Aralık 1273 yılında vefat edince türbesi Dergâhın içine yaptırıldı ancak Mevlâna'nın asıl mezarı sandukasının aşağısında yer alıyor. Yaptırıldığı yıldan beri Mevleviler dahil kimsenin girmediği bu mezara rivayete göre sadece bir kişi girebildi.

mevlana-turbe2.jpg

MEZARA İNENİN DİLİ TUTULDU

Mevlana'nın türbesini ziyaret ettiğinde dergâhta bulunanlara mezara girmek istediğini söyleyen ve bütün ısrarlarına rağmen mezara girmesine izin verilmeyen Sultan 4. Murat bunun üzerine elindeki tespihi, ağzı açık olan mezar yerinin içine atmış ve tespihini düşürdüğünü ve birinin gidip almasını istemiş. 7 yaşındaki bir çocuk mezara indirilerek tespih aldırılmış. Mezar yerine girip çıkan çocuğun dilinin tutulduğu ve o günden sonra bir daha konuşamadığı rivayet ediliyor. O günden sonra mezar yerinin üzeri betonla kapatılıp üzeri kurşunla kapatıldığı ve kimsenin mezara girmediği ifade ediliyor.

MEVLANA MÜZESİ ONARILIYOR.
Mevlana Müzesi'nin asıl binasında, su sızıntılarının neden olduğu tahribat önemli boyutlara ulaşınca Cumhuriyet tarihinde ilk kez onarım başladı. Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıpan, müze binasındaki yıpranmaları gidermek ve müzeyi yenilemek içinTabiat ve Tarihi Varlıkları Koruma Kurulu'nca onaylanan projeye uygun onarımın sürdüğünü söyledi.
Mustafa Çıpan “Restorasyon işlemlerinin büyük bir bölümünü Şeb-i Arus törenlerine bitirmeyi ve müzeyi törenlere hazır hale getirmeyi düşünüyoruz” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Çıpan, su sızıntılarını engellemek için bina çevresinde drenaj kanalları yapıldığını belirterek, kubbe bölümündeki patlayan bazı mermerlerin değiştirileceğini ve kubbenin de onarıldığını söyledi. Ayrıca cami bölümünde fil ayaklı sütunlarda eriyen tahta parçalarının yenileceğini söyleyen Dr.Çıpan “Yusufağa Kütüphanesi'ne bakan duvar yakınında seyran yolunu da hayata geçirmeyi planlıyoruz. Çelebi eviyle müzenin ana binaları arasında yer alan duvarı kaldırarak Çelebi evini de ziyarete açacağız. Burada müzenin ziyaretçilerine müze depolarında yer alan diğer tarihi eserleri sergileme imkânı bulacağız” dedi.

mevlana-sadirvan.jpg

MEVLANA MÜZESİ'NİN KISA TARİHÇESİ

Müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edildi. Bâhaeddin Veled 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedildi.

"GÖK KUBBEDEN DAHA İYİ TÜRBE Mİ OLUR"
Bâhaeddin Veled ölünce ünlü vezir Muinüddin Pervâne başkanlığındaki bir heyet, Mevlâna'ya gelerek, kabrin üzerine, ona yaraşır bir türbe yapmak için başvuruda bulunurlar. Ama Mevlâna "Madem ki senin yapacağın kubbe, feleklerin kubbesinden daha güzel olmayacaktır; O Halde bırak da onun mezarı, bu gökkubbesi ile kalsın; bundan vazgeç" diyerek taraftar olmadı.
Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul ettti.

YEŞİL KUBBE MİMAR TEBRİZLİ BEDRETTİN'E YAPTIRILDI
"Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen yeşil çinilerle kaplı dilimli gövdeli ve külahlı türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine Karamanoğlu Ali Bey (1357-1358) tarafından 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırıldı.
Bu tarihten sonra inşaat faaliyetler hiç bitmedi. 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir.
Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başladı.
1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirildi ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirildi. Mevlâna Müzesi'nin matbah bölümünde 1990 yılında onarım yapıldı. Ana bina onarımı ise ilk kez yapılıyor.

mevlana-giris.jpg


DIŞKAPILARI:

Mevlâna Âsitânesi'nin dört yönde birer dışkapısı vardır. Dervişân Kapısı, Dervişler buradan girip çıktıkları için bu adı almıştır. Buradan, vaktiyle mezarlık olduğu için "Hâmûşân" diye anılan geniş avluya geçilir. Hâmûşân Kapısı güneydedir. Tarihî Türbe (Üçler) Mezarlığı'na açıldığı için bu adla bilinir. Üzerinde Sultan II. Abdulhamid'in tuğrası mevcuttur. Pir Kapısı doğudadır."Küstâhân Kapısı" diye anılır. Görülen lüzum üzerine âsitâne'de kalması uygun bulunmayan veya bu hakkı kaybedenler bu kapıdan yavaşça dışarıya buyur edilerek kendisine "seyyah" verilirdi. "Çelebi Kapısı" kuzeydedir. Bu yönde bulunan konaklarda oturan Çelebiler kullandığı için bu adı almıştır. 6225 m2 lik bir alana sahip bulunan "Konya Mevlâna Âsitânesi" bu dış kapılarla çalışıyordu.

SONRADAN EKLENEN YAPILAR
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından H.923-M.1517 yılında avluya yaptırılan Şadırvan 1595 yılında Padişah III. Mehmed ve 1868 yılında Padişah Abdülaziz devrinde iki defa tamir gördü. Şadırvanın 20 dilimli orta göbeği, Mevlânâ'nın torunu Ulu Arif Çelebi'ye hediye olarak Kütahya'dan gönderildi.
Asitane’de derviş hücreleri, Meydan-ı Şerif, mutfak, Çelebi Dairesi ve Niyaz Penceresi, kütüphane, misafirhane, avlular, Şeb-i Aruz Havuzu, Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılan Şadırvan, Selsebil, Tilavet Odası, Kademât-ı Pîr, Kıbâbu'l Aktâb, Gümüş Kafes, Çerağ Kapısı, Mescid, Semahane gibi bölümler bulunur.
Mevlâna Âsitânesine 700 yılı aşan tarihi içerisinde bir çok sosyal, dînî ve kültürel yapılar eklendi. Türbe (Kürkçüler) Hamamı, Selimiye Camii, İmâret, Yusuf Ağa Kütüphânesi, Muvakkıthâne, Türbe (Sultan Veled) Medresesi bunlardandır. Bir kısmı son yarım asır içerisinde maalesef kaybolmuştur.

mevlana-matbah12.jpg

MATBÂH: İNSANIN PİŞİRİLDİĞİ YER

Matbâh veya Matbâh-ı Şerîf bölümü, Meydân-ı Şerifin güney-doğu köşesinde, avlunun ise güney-batı köşesinde yer alır. Mevlevîliğin en değerli bölümüdür. Elbetteki Matbâhtaki asıl işlev yemek pişirmek ve yemek yemek ise de, Can tabir edilen Mevlevi adaylarının 1001 günlük çile süresi içerisinde, en çok eğitim gördükleri yerin burası olması nedeniyle "Mevleviler Matbâha, insanın pişirildiği yer" derler. Burada gürültü edilmez, yüksek sesle konuşulmaz, gülünmezdi. Hatta Matbâha gösterilen saygının bir ifadesi olarak, Matbâh ın kapısının önünden geçilirken dahi, baş kesilirdi (Selama durulurdu).

mevlana-matbah1.jpg

ADAY MURAKABE VAZİYETİNDE OTURTULURDU

Matbâh iki kısımdan oluşur. Birinci kısım 9.20x5.20 m ebatlarında, üzeri beşik tonozlu ve kireç sıvalıdır. Bu kısmın kuzey-doğu köşesinde, yerden 60 cm yükseltilmiş, zeminine Saka Postu serilmiş 110x258 cm ebatlarında bir seki vardır Bu seki üzerine serilmiş Saka Postu üzerine, Mevlevîliğe girmek isteyen adaya, önce abdest aldırılır sonra "yapılan işleri yerinde görmesi ve kararını bir kere daha gözden geçirmesi İçin", üç gün süre ile iki dizi üzerinde (murakabe vaziyetinde) oturtulurdu. Aday yemek, tuvalet ve ibadetten başkaca bir iş için, Saka Postu'nu terkedemez, birşeyler okuyamaz ve konuşamazdı. Bu adaya "Nev-niyâz" (Aday adayı) denilirdi.

1001 GÜN SÜRECEK ÇİLE
Nev-niyâz üç günün sonunda 1001 gün çileye soyunmak istediğini beyan ederse, yani ikrar verirse, Nev-niyâz'a Can denilir ve 1001 gün sürecek çile başlardı.
Nev-niyâz'ın oturduğu "Saka Postu Makamı"nın yükseltisinin hemen altına birde ayakkabıların konulması için yer yapılmıştır. Ayakkabılar buraya, burnu içeriye, topukları dışarıya dönük olmak üzere konulurdu. Eğer ayakkabılar kapı önüne konuluyorsa, bu defa ayakkabıların burnu kapıya yönelik olarak konulurdu. Can tabir edilen derviş adayından sorumlu dede tarafından bu ayakkabılar çevrilirse, yani ayakkabının topukları kapıya yönelik konulursa bu, "Çık git, dergâhı terket, bir daha gelme" demekti.

mevlana-havuz.jpg

"ŞEB'-İ ARÛS HAVUZU

Mevlânâ'nın ölüm gününe, gelin gecesi manasına gelen Şeb'i Arûs günü denilmektedir. Mevlânâ öldüğü zaman sevdiğine, aşkına yani Allah'a kavuşacaktır. Onun için bu gün Mevlânâ için ölüm günü değil, düğün günü, gelin gecesidir. Öyle ise tef çalmak ney üflemek, semâ etmek, eğlenmek gerekir.
Ön bahçenin güney-batı köşesinde, Matbah-ı Şerif ile, derviş hücrelerinin kesiştiği köşenin hemen önünde yer alan 6 köşeli havuza su stilize ejderha motifinin ağzından akar.
Mevlânâ'nm vefat yıl dönümlerinde, havuzun yanına Mevleviler toplanır, sergiler, hasırlar serilir, minderler, yastıklar getirilir, yenilir, içilir eğlenilir, âyinler okunur ve semâ gösterisi yapılırı. Havuza düğün ve ziyafet gecesi anlamına gelen "Şeb-i Urs Havuzu" denilmiştir. Ancak havuzun adı halk arasında zamanla değiştirilerek, gelin-gerdek gecesi anlamına gelen "Şeb'-i Arûs Havuzu'na dönüştürüldü.

YARIN: ŞEB-İ ARUZ'UN 4 KURALI

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.