• BIST 9693.46
  • Altın 2509.823
  • Dolar 32.5759
  • Euro 34.7692
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C
  • Antalya 18 °C

Köylüm İmamoğlu, Türkiye’ye yeni bir perde açtı

Özkan Altıntaş

İstanbul bir dünya şehri… Ekrem İmamoğlu’nun tüm Türkiye’nin desteğini alarak İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı seçilmesi dünyanın Türkiye’ye ‘kavgacı ülke’ gibi bakışının biraz yumuşattı. Çünkü İmamoğlu “Siyaset yok, insan var” dedi.
“Her şey çok güzel olacak” diyerek insanlara umut tohumları serpti
Bunun birilerine ders niteliği taşıdığı, gazete manşetlerinde yer almaya başladı.
Ekrem İmamoğlu’nun babamın memleketi ve nüfus kütüğümün bulunduğu Trabzon’dan hem de bir zamanlar Sürmene’ye bağlı olan, Köprübaşı’ndan olması, köylüm ve ‘hısım’ olmamız beni memnun etti…

Bu arada Trabzonlulara “Yunan’ dediler. Demek ki bizler AB vatandaşıyız. En kısa zamanda tüm Trabzonluların Yunan konsolosluğuna gidip şu AB pasaportunu almaları lazım. Öyle değil mi? Devletin en büyük makamları böyle dedi…
İnsan bu deyimlere şaşırıyor.
Bunu söyleyenlerin Osmanlıyı bile iyi bilmediklerini görüyor. Trabzon, Osmanlı’nın asimilasyon politikası nedeniyle Konya Karaman, Azerbaycan, Ege, Balkanlar bölgesinden gelen Türklerin torunlarının yaşadığı topraklardır. Biraz tarih dersi görmeleri gerekiyor.

Neyse… İstanbul dünya şehri ve en değerli şehri dedik.
Bu yüzden onu kimse paylaşamıyor diyorduk… Ama kazın ayağı öyle değilmiş.
Seçim süresince İmamoğlu’nun “israf” söylemi öne çıktı. Bunun üzerine İBB imzalı “İstanbul’a hizmet israf değildir” afişleri birden İstanbul’u sardı.
İBB’nin yani, halkın parasıyla iktidar partisi İBB üzerinden İmamoğlu’na israfın en büyüğünü yaparak, halkın parasını savurarak afişli muhalefet yapmaya kalkıştı.
Aslında İmamoğlu halka ‘israf’ derken halka hizmet yerine İBB kasasından tarikatlara, vakıflara ve bazı yandaşlara verilerek israf edilen paralardan bahsetmişti.

İktidar partisi algı operasyonunu bununla bitirmedi, toplumun çeşitli kesimlerini ayrıştıran ‘pontus’, ‘Yunan’ gibi terimlerle insanları küçük düşürmeye çalıştı.
Sonra kürt oyları için teröristbaşı ile işbirliği kurmaya kalkıştılar. Sonra Cumhurbaşkanı ortaya çıktı ve “çaldılar’ söylemini sürdürdü.

Ama halk yemedi. Halka rağmen yapılan siyaset sökmedi. Türkiye’nin 81 ili ayağa kalktı. İstanbul’a gelip oyunu kullanmak üzere yollara düştü. Toplumun her kesiminden gelen tepki sonunda sandıkta patladı.
13 bin oy farkla ortalığı ayağa kaldıran AKP bu kez 800 bin farkla yenildi.
Tüm Türkiye İmamoğlu’nun meydanlarda haykırdığı şekilde “Her şey çok daha güzel olacak” dedi.

Türk halkı devleti yönetenlerin yarattığı ve daima gündemde tuttuğu ve beslendiği kavgadan yorulmuştu. Halk, ayrıştırıcı, kavgacı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dilden yorulmuştu.
Halk sevgiye hasretti..
Tıpkı Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözü gibi İmamoğlu’nun bu tılsımlı sözü herkesi kucakladı.

Atatürk’te ülkemizin insanlarını arkasına alarak yedi düvelle savaşmıştı. Ancak savaş bitip Türkiye Cumhuriyeti kurulunca ‘yurtta sulh cihanda sulh’ diyerek dünyanın saygısını ve güvenini kazanmıştı.
Şimdi Türkiye’nin yedi düvelle barışık bir iktidara ve anlayışa ihtiyacı var.

İstanbul dünyanın gözbebeği bir şehir. Dünyanın gözü üzerinde… Pırıl pırıl bir belediye başkanı olarak Ekrem İmamoğlu’nun gelişi dünyayı biraz rahatlattı.
Çünkü dünyanın ‘kavgacı’ bir yönetim ile bir arada yaşaması mümkün değildir. Yabancı basında Türkiye aleyhine çıkan yazılarda kavgacı üsluptan bahsediliyor ve tepki gösteriliyor.

Türkiye’nin kabuk değiştirmesi gerekiyor. Türkiye’nin geleceği için yeni isimler ortaya çıkıyor. Tecrübeli siyasetçiler ise onlara ön ayak oluyor.
Türkiye’nin yeni politikasına şekillendirecek yeni isimleri sayarsak İmamoğlu başta olmak üzere, Demirtaş, Babacan gibi isimler görülüyor…
Bunlara ise Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu gibi değerli siyasetçiler önder oluyor. Bize göre Türkiye kabuk değiştiriyor ve dünya ile barışık akıllı bir ülke olma yolunda ilerliyor.
Artık Türkiye’nin bu kabustan çıkıp, akıllı olma zamanı…
Çünkü yüzbinler umutla sandığa koştu ve görevini yaptı…

Ekrem İmamoğlu ‘İnsan” diyerek dünyaya ‘sevgi’ mesajını verdi. İnsanları rahatlattı.
Bu durumda ikinci görev Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşüyor. Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ söylemini örnek alarak dünya ile barışık söylemlere dönmesi gerekiyor.
Türkiye, Ekrem İmamoğlu ile dünya kamuoyunda yaratılan bu insancıl, sevgi dolu yapıyı bir fırsat olarak değerlendirmesi gerekiyor.
Artık ona buna sataşmak yerine, akılcı olmak gerekiyor. Artık savaşlar, bomba, ile tüfekle değil, masa başında akıllı insanlar tarafından konuşularak kazanılıyor.
Türkiye’nin İmamoğlu fırsatını iyi değerlendirerek aklını başına alması gerekiyor.

Bu yazı toplam 1646 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.