• BIST 9136.05
  • Altın 2324.383
  • Dolar 32.3675
  • Euro 34.9483
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 14 °C
  • Antalya 17 °C

Hocam Prof.Dr.Oktay Aslanapa

Özkan Altıntaş

İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde Türk-İslam Sanatı dersinden hocam Prof.Dr.Oktay Aslanapa’yı kaybettik. Prof.Dr.Aslanapa ile birlikte Türkiye önemli ve değerli bir bilim adamını kaybetti.
İstanbul Üniversitesi'nde öğrenim gördüğüm dönemde Sanat Tarihi derslerinde oldukça başarılı öğrenciydim. Aslında hocalar derslere ilgim nedeniyle beni severlerdi.
Burada hocalarımın hepsini anmak istiyorum.
Kaybettiklerimize ise Allah’tan rahmet diliyorum.
Öncelikle bana sanat tarihini sevdiren Vefa Lisesi'ndeki Sanat Tarihi öğretmenim ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Osman Zeki Çakaloz...
İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'ndeki hocalarım;  Prof.Dr. Mazhar Şevket İpşiroğlu, Prof.Dr. Şerare Yetkin, Prof.Dr. Şehabettin Tekindağ  ve son olarak Prof.Dr. Oktay Aslanapa…
Hayatta olanları ise sevgiyle anıyorum.
Prof.Dr.Semavi Eyice, Prof.Dr.Nuran Atasoy, Prof.Dr.Yıldız Demiriz, Prof.Dr.Ara Altun ve sevgili Nil Aykon…
Hatırlayabildiklerim bunlar…
Prof.Dr.Oktay Aslanapa 99 yaşındaydı.
Ama o yaşına rağmen hiç oturmaz ve sürekli yürürdü.
Sanat Tarihi Derneği ile Sultanahmet Sarnıç Restoran’da 90’ıncı yaşını kutlamıştık.
Aradan 9 yıl geçmiş…
Bir gün otobüste rastladım.
Sırım gibi vücuduyla, her zamanki gibi kravatlı ve takım elbiseli duruyordu. Telaş içinde ona yer vermek istedim:
”Buyur hocam” dedim.
O bana biraz da kızarak “Ben oturmam” dedi.
Gerçekten onu otururken sadece üniversitede iken görürdüm. Orası dışında yürümeyi ve ayakta durmayı tercih ederdi.
Mezuniyet dönemimde heyecanlı günler yaşıyordum.
Osmanlıca (Eski Türkçe) sınavına girecektim. O zamanlar Osmanlıcayı iyi okurdum ana yine de heyecanlanıyordum.
Prof.Dr.Oktay Aslanapa Koridorda beni çevirdi ve “İyi çalıştın mı?” diye sordu.
Şaşırmıştım “Çalıştım. Biliyorum hocam. Ama ne okutacağınızı bilmiyorum” dedim.
Bana elindeki Osmanlıca sözlüğü gösterip “Bunu okutacağım” demişti.
Kütüphaneye gidip Osmanlıca sözlüğü bulup bütün gün çalıştım.
Sözlüğün içeriği sanat tarihi deyimleriyle doluydu. Ama eski Türkçe, yeni Osmanlıca olduğu için okumak her babayiğitin harcı değildi… O gün adeta hatim indirdim…
Ertesi gün beni sınava aldı.
Odasındaki koltuğunda geriye doğru yaslanmış oturuyordu. Elindeki sözlüğü karıştırdı ve bana doğru bir sayfayı uzattı.
”Oku bakalım” dedi.
Oku dediği madde “Mukarnas” idi.
Başladım okumaya… Ben okudukça o beni hayretle izliyordu. Bir süre sonra “Tamam… Tamam… Sen iyi çalışmışsın. Aferin…” dedi.
Osmanlıca’dan geçmiştim.
Sonraki günlerde mezuniyet tezi hazırlamak için odasına gitmiştim.
Bana konu öneren o oldu…
Türk-İslam Sanatı dersinden ”Osmanlı Bimarhaneleri” konulu tezi hazırlamamı istedi.
Tezi hazırlayıp getirdiğimde İstanbul, Bursa, Manisa ve Edirne’de yaptığım çalışmaları çok beğenmişti.
Hatta ilk kez onun ağzından “Teşekkür ederim” sözünü duymuştum.
Allah rahmet etsin…
Türkiye çok değerli bir bilim adamını kaybetti.
Hepimizin başı sağolsun.
 

Bu yazı toplam 3383 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.