• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C
  • Antalya 17 °C

Gemi ile müthiş keyifli gezi-8

Gemi ile müthiş keyifli gezi-8
Apex Tur'un Ocean Majesty gemisi ile rüya gibi bir gezi yaptık. Üç ülke 6 limana uğradık. Tarih, doğa, kültür ve eğlenceyi tattık. Ah o gemide sizde olsaydınız...

ÖZKAN ALTINTAŞ TÜRKİYE TURİZM GEZİ-8


KOTOR/KARADAĞ, KORİNT/YUNANİSTAN- Apex Tur"un düzenlediği Ocean Majesty gemisi ile Dubrovnik seferinin yurtdışındaki son durağı olan Yunanistan"ın Korint Limanı"na doğru giderken herkesin için bir hüzün kapladı. Gödüğümüz muhteşem yerlere doyamamıştık. Herkesin aklında buralara gelip birkaç gün konaklamak ve tadını iyice çıkarmak vardı.





Gemi öğlen vakti Kotor"dan ayrılarak yola çıkınca yemeğimizi yedik ve ertesi gün saat 13.30"a kadar sürecek yolculuk için kendimizi hazırladık. Tabii güvertede şezlonglara uzanıp güneşlendik, havuza ve jakuziye girdik.



KOTOR KÖRFEZİ'NDEKİ SİHİRLİ GÖRÜNTÜ KAYBOLMUŞTU

Kotor Körfezi"nde yol alırken gözlerim sabah erkenden izlediğim manzarayı aradı. Ama günün bu geç saatinde körfez aynı tadı vermiyordu. Önümüzden tekneler, yelkenliler geçiyor, su kayağı yapan motorlar vızır vızır çalışıyordu. Hatta bir motor gemiyle yarışa bile girdi. Sonra körgezde karşıdan karşıya otomobilleri taşıyan küçük feribotları gördük. Sanırım bu yolculuktan kaptanda zevk almamıştı, sanki geminin gazına basıyordu. Bir çırpıda sihirli iki adacığa vardık bile… İki esrarengiz adayı bir kez daha seyrettik. Sonra yavaş yavaş körfezi terk etmeye başladık ve Adriyatik Denizi"ne çıktık.



HERKES GEMİYE ALIŞMIŞTI

Hava müthiş sıcaktı. Şezlonglarda güneşlenirken uyuyanlar kitap okuyanlar vardı. Güneşin batışı ile tüm deniz kızıllığa büründü. Sanki doğanında gezinin bittiğinin farkındaydı. Her yerde bir hüzün hakimdi. Kulak misafiri olduğum kişiler “Çok güzel geziydi. Tadına doyamadık”diyorlardı. Bazıları ise “Gemiye alıştık. Bizi tatil köyü falan kesmiyor” diyordu. Gemide Türkiye"nin her tarafından gelen misafirler vardı. Hepsi de gemi turlarına birkaç kez çıkmışlardı ve doyamamışlardı. Haklıydılar. Gemi turu rahattı. Her gün bir limanda uyanıyorsunuz. Yeni bir ülke ve yeni bir şehir görüyorsunuz. Üstelik 5 yıldızlı hizmet alıyorsunuz.







RİON KÖPRÜSÜ VE KORİNT KANALI'NI GEÇTİK

Gece Yunan Gecesi eğlencesi vardı. Geminin arka güvertesi orkestra için hazırlanmaya başladı. Açık havada yapılan eğlence rüzgara rağmen iyi oluyordu. Ertesi sabah 09.30 ile 10.00 saatleri arasında 2004 yılında yapılan Mora Yarımadası ile Yunanistan"ın anakarasını birbirine bağlayan Rion-Antirion Körüsü"nün altından geçecektik. Geminin Korint Limanı"na varışı 13.30, son biniş ise 16.30"du. Hareket saati ise 17.00 olarak bildirildi. Korint Limanı"ndan ayrıldıktan yarım saat sonra yine Korint kanalı"na girecektik. Heyecanlı geçişi bir kez daha paylaşacaktık.



YUNAN GECESİ'NE HAZIRLANDIK

Yeterli katılım olmadığı için Korint"te Naplio ve Epidavrus turlarını iptal edildiği bildirildi. “Yazık” dedim Osmanlı ordusuna karşı koymak için yapılan kale kalıntılarını göremeyecektik. Ancak rehberlerimiz ortada görülecek pek bir şey kalmadığını söyleyince içim rahatladı.
Yemeğimizi yedikten sonra Kamen ve Lyudmil ile dansçıların gösterisini izlemek için kendimize havadar bir yerde masa bulduk.



HALİL TUNCER'İN CASİNO ŞANSI

Gemide geçen süre artınca sohbetlerde artmıştı. Herkes oturup birbiriyle konuşma imkanı buldu.


Cüneyt bey Kotor'da casino reklamı yapan bayanlarla en yağlı müşteri olarak birlikte fotoğraf çektirdi. "Ben gelirsem kasaları boşaltırım" dedi.

Bu konuşmalar sırasında bankacı Cüneyt Yüksel"in casinoda 4200 euro kazandığı söylentisi yayıldı. Cüneyt Yüksel ve ailesi bizleri Atina"da bir saat geciktirenlerdi. Tanımadan herkes onlara çok kızmıştı. Ama eğlenceli insanlardı. Hatta benim Hürriyet"te çalışan eski muhabirlerimden Ali Dağlar"ın onunun eniştesi olduğunu öğrendim.
Cüneyt “Ben kazandım. Ama Halil ağabeyde kazandı” diyerek sürpriz bir haber verdi. Cüneyt ile Halil Tuncer casinoda kazanınca daha önce onları kapıda karşılayan işletmeci Mahmut kovmaktan beter etmişti. Cüneyt"e Halil Tuncer"in hikayesini sorarken, Halil kendisi anlattı.



HALİL'İN 10 KUNASI 150 KUNA OLDU

Dubrovnik'te Halil Tuncer ile gezerken bana surlara çıkmayı teklif etmişti. O sıcakta benim gözüm yememişti. Eşimin karnı da acıkmıştı. Büfeden bir şeyler alıp geleceğimi sonra plaja gidebileceğimizi söyledim. Biz gidince Halil surlara çıkıp canı çıkana kadar gezmiş, bir daha çıkmamaya tövbe etmişti. O kadar gezdikten sonra susayan Halil büfenin birinden su almak istemişti. Cebinde Euro vardı. Büfeler euro kabul etmiyordu. Hırvatistan parası 10 Kuna vardı. Bu para hiçbir şeye yetmezdi. Bizi kaybettiği içinde ortada kalmıştı. Dondurmacının yanında bulunan casinodaki kollu canavarın bir eşini görünce 10 kunayı atıp oynamaya başladı. Her seferinde kazanıyordu. Biri ara kaybetti. Yeniden kazanmaya başladı. Kısa sürede 150 kunaya yakın para kazandı. Artık yeterdi. Kazandığı para ile gidip suyunu içti ve geri kalanı da euroya çevirerek 13 euro sahibi oldu. Sonra gidip denize girdi ve gemiye döndü.
Ertesi sabah Split'te uyandık. Hep birlikte şehre girdik. Çarşı Pazar dolaştık. Halil surların önünde çevresini saran gözlükçülerle pazarlık etti. 30 euroluk gözlüğü 3 euroya aldı.



HALİL'İN 10 EUROSU 450 EURO OLDU

Akşam gemiye döndüğümüzde yorulmuştuk. Erkenden yattık. Geç saatte uyanan Halil Tuncer geminin casinosuna indi ve kollu canavarın önüne oturdu. Cebinde bulunan 10 euro ona batıyordu. Parayı bozdurup birer birer oynamaya başladı. Bir kaybediyor, bir kazanıyordu. Bir ara kazancı 650 euroya ulaştı. Sonra 450 euroya indiğinde paraların gideceğini fark ederek makinenin önünden kalktı ve vezneden parasını aldı. Bir buçuk saat oynamış ve 450 euro kazanmıştı. Dubrovnik'te 10 Kuna 1 cent ediyordu. Yani 1 cent 450 euro olmuştu.
Bu arada Cüneyt Yüksel"de birkaç makine ötede casino sahibini çıldırtarak 4200 euro kazanıyordu.
Güvertede otururken Halil Tuncer bütün bunları bize gülerek anlattı ve “Aman yazma herkes beni kumarbaz sanır. 40 yılda bir şansım döndü. ” dedi. Cüneyt ise “Yaz.. Yaz.. Hanımla birlikte birkaç tatil daha yapma hakkı kazandık” dedi. Hanımı ise “Ben Güney Amerika gezisi istiyorum” deyince “Ver parayı biraz daha oynamam lazım. O para yetmez” dedi. Bunun üzerine eşi “Kalsın kalsın…. Bizde buna yetecek yere gideriz” dedi.
Bu arada gemi personelini topladık ve fotoğraf çektik. Oyalanırken Rion-Antirino Köprüsü göründü. Gündüz gözüyle bu muhteşem köprünün fotoğrafını çektik. Artık İyon Denizi"ndeydik.





UYUYAN ŞEHİR KORİNT
Daha sonra gemi Korint Limanı"na doğru yaklaştı. Korint güzel bir limana sahipti. Deniz ise pırıl pırıldı. Gemi yanaşırken palamarı tutacak görevli bile yoktu. Yanaşmak için uzun süre onu bekledik. Kıyıya indiğimizde taksiler vardı. Yürüme mesafesi 20 dakika olan plaja 30 euroya götüreceklerini söylüyorlardı. Bazıları eski şehri görmek için taksi tuttular. Bizde şehrin sokaklarını görmek için yürüyüşe çıktık.





Limanda iki tırın altında bazı adamlar vardı. Çıkarken bunların Uzakdoğulu kaçaklar olduğunu anladık. Başlarında Yunan polisi bekliyordu. Aralarından biri tuvalet için yanımıza gelince Malezya"dan tır içinde feribotla İtalya"dan geldiklerini öğrendik. Yunan polisi tarafından yakalanmış ve akibetlerini bekliyorlardı. Kavurucu sıcakta kaderlerini bekleyen kilerinde insan olduklarını ve modern çağda bu sıkıntıların artık bitmesi gerektiğini düşünerek üzüldüm.
Korint ölü bir şehir gibiydi. Akdeniz sahillerindeki bir çok şehir gibi halk siesta yapıyordu. Havaya serinlik basana kadar çalışmazlardı. Her yer kapalıydı. Tek tük kafeler açıktı.
Ekonomik sıkıntı çeken Yunanistan"da halkın hala siesta yapmasına şaşırıyordum. Bizde olsa kimse siesta yapmak 24 saat çalışır. Hele limanı alışveriş yapacak insanları getiren gemi olacak, bütün dükkanlar açılırdı.



TERTEMİZ DENİZE DOYAMADIK

Limanın kıyısında yürüdük. Minibüslü çingeneler denizde eşyalarını yıkıyor. Sahildeki banklara yayarak kurutuyorlardı. Bazıları limanda yüzüyordu. Su pırıl pırıldı. Limanın ilerisindeki rıhtımda bizde deniz girdik. Bir süre uzanıp güneşlendik.





Daha sonra limanın yanındaki plaja gittik. Geminin büyük bölümü orada denize giriyordu. Sahil çakıl taşlıydı, ama deniz tertemiz ve serindi. Doyasıya denizin keyfini çıkarırken İstanbul"un denizlerinin de bir zamanlar böyle temiz olduğunu düşündüm.
Bir koy ötede kumsal bir plaj vardı. Sıcakta oraya yürümeye üşendik. Bulunduğumuz plajın arkasındaki kafeterya açıktı ve her türlü servis vardı. Bizde birer dondurma yedik. Sahilin tadını çıkardık.



GEMİDE KORİNT BİSTRO BAR KURULDU

Gemiye girdiğimizde geç kalanları beklemeye başladık. Bu arada geziye Adana"dan katılan makine mühendisi Fatih Moray ile İskenderun"dan katılan Asaş Filtre"nin sahibi Suat Atasever, Korint"te buldukları meyhaneden aldıkları karides ve kalamarla bir köşede rakı muhabbeti yapıyorlardı. “Biz gezi boyunca böyle bir yer arıyorduk. Geç keşfettik” diyen Fatih Moroy, “Girit kökenli olduğum için adam bazı şeylere para bile almadı. Erken bulsaydık. Bütün günümüzü orada geçirdik” dediler. Bu arada rakı karides ve kalamar ile Korint manzarasının keyfini çıkardılar.



KORİNT KANALINI İKİNCİ KEZ GEÇTİK

Gemi işinden bıktığı anlaşılan acemi bir romörk kaptanı tarafından ters tarafından çekildi. İskeleden oldukça zor ayrıldık. Ölü şehir Korint"i arkamızda bırakıp ayrılırken önümüzde bulunan Korint kanalı yavaş yavaş bize yaklaşıyordu. Önümüze yanaşan bir romörk eşliğinde kanala doğru yürüdük.





Araçların geçtiği köprü açıldı ve kanal Ocean Majesty gemisine yol verdi. Geminin geçişi nedeniyle bekleyen araçlarda bulunanlar inmiş fotoğrafımızı çekiyor bize el sallıyorlardı. Bizde onların fotoğrafını çekerek el salladık.




Geminin bacası Eyfel Kulesi gibi Korint Kanalı'nın iki duvarı arasında garip bir şekilde yol aldı. Köprülere takılır mı diye heyecanlandık.




Korint Kanalı üzerindeki köprüde gemiler geçerken gösteri yapılan Bungie Jumping yapılan platform vardı. Gemi personeli gösteriyi izlemişlerdi. Biz geçerken yapan olmadı. Onun yerine köprüde gemiyi seyreden ve el sallayanlar vardı.


Akın en iyi pozu verirken sloganın yerini eleştirdi


Bu ekip kimseyi aç bırakmadı


Bülent gezi boyunca kimseyi müziksiz bırakmadı


Gezi boyunca The Marmara Oteli'nin Esma Sultan Yalısı yöneticisi Neslihan Özyiğit'in elinden fotoğraf makinesi düşmedi. Fırsat buldukça dünyayı gezen Neslihan Özyiğit bu dizi yayınlandığında Güney Afrika'da vahşi hayvanların fotoğrafını çekiyor


Gemi tekrar kıl payı uzaklıktan seyrederek Korint Kanalı içinden geçmeye başladı. Üzerinde bulunan üç köprüden bizi seyredenler vardı. Geminin arka güvertesinde orkestra Türk Gecesi eğlencesi için hazırlanıyordu. Çaldıkları müzik kanalın duvarlarında yankı yapıyor ortama stüdyo havası veriyordu. Bu kez kanala nasıl girip nasıl çıktığımızı anlayamadık. Kendimizi birden açık denizde bulduk. Artık İzmir"e doğru yol alıyorduk. Öğlen saatlerinde İzmir Limanı"nda olacaktık.
Akşam yemeği için açık büfe erken açıldı. Herkes deniz dönüşü acıkmıştı. Hemen kuyruğa girerek karınlarını doyurdular.









Türk gecesinde dansçılar dansöz kıyafetiyle sahn aldılar. Geminin diğer salonunda buzuki eşliğinde sirtaki oynandı. Gösteri salonunda ise dans müziği çaldı. Geminin her köşesinde eğlence sürerken casino tutkunları son şanslarını denediler. Geminin free shop"u ise son siparişlerin tamamlanmasına sağladı.



NEREDE O MASMAVİ DENİZLER?
Apex Tur"un Ocean Majesty gemisi ile yaptığı Dubrovnik seferi muhteşemdi. Gemi İzmir"e yanaşınca yeni yolcuları alarak Selanik ve Yunan Adaları seferine çıkacaktı. Herkes gemide yaptığı masraflarını ödemek için resepsiyona gitti.


Gemiden katlara göre çıkıldığı için salonda sıra beklendi. Işık Aylan, Kemal Özyiğit, Abdullah Acar, Dikrar Masisi, Neslihan Öziğiyit, Ayşen Aylan  bekleyenler arasındaydı.


Valizlerimizde iskelede dizim dizim bizi bekliyordu


Free Shop'tan son alişverişini yapanlar vardı


Valizini alan yurda giriş için pasaport kuyruğuna girdi

O gece gemide son uykumuzu uyuduk. Güverteyle çıkıp yıldızları seyrettik. Sonra odalarımıza giderek eşyalarımızı topladık ve valizlerimizi gecen kapımızın önüne bıraktık. Yanımıza lazım olan eşyalarımızı aldık. Kahvaltıdan sonra ise odaları terk ettik.
Türkiye sahillerine yanaştığımızda denizin renginin değiştiğini gördük. Denizi seyreden yaşlı bir hanım yolcunun “Nerede o masmavi denizler” sözleriyle üzüldük. Denizi çok kirletmiştik. O pırıl denizleri gördükten sonra İzmir sahillerinin kirliliği bizleri hüsrana uğrattı. Denizlerimize mavi bayrak veriliyordu. Bu haldeki denizlere mavi bayrak veriliyorsa, gördüklerimize 10 bayrak verilmeliydi.


Gemi İzmir'e yanaşınca ayrılız zamanı geldi 

SIRPLAR BOMBALADI, DENİZLER TEMİZ KALDI

Hırvatistan"daki rehberin sözleri aklıma geldi: “Sırplar Dubrovnik"in fabrikalarını sanayi tesislerini bombaladı ve sanayi bitti. İyi ki sanayi bitti de denizler böyle temiz kaldı. Yoksa çok kirlenirdi” demişti. Böylesine teknolojik imkanları olan bir çağda imkanlarla denizleri temiz tutabilirdik. Ama biz öyle yapmadık. Ne var ne yok denize attık ve sonunda böyle oldu. İzmir Limanı"na yaklaştıkça denizin rengi çamur gibi oldu ve sonra iyice karardı. O zaman üzüntüm bir kat daha arttı. Gemi İzmire yanaştığında her katın misafirlerinin çıkışı ayrı oldu. İskelede sıra sıra duran valizlerini alan pasaport kontrolünden geçip şehre doğru uzaklaştı.





GEMİNİN DOKTORU VE AİLESİ İLE KORDON'DA BİRLİKTE OLDUK
Gemiden en son çıkan biz olduk. Basmane"de otobüse bilet aldıktan sonra valizlerimizi bıraktık ve Kordon"da dolaştık. Kafeteryada oturduk.
Kordonda dolaşırken geminin Yunanlı doktoru Vivian annesi ve babası ile balık yiyordu. Babası neşeli şen şakrak bir adamdı. Annesi ise iyi sirtaki yapıyordu. Bizleri zorla masaya oturttular. Karnımız toktu birlikte birer bira içerek sohbet ettik.



Doktor Vivian"a Halil Tuncer ile tansiyon ölçtürmek için hep niyetlendiğimizi sonra vazgeçtiğimizi söyledik. O “Neden?” diye sorunca “Sizin gibi güzel bir doktorun yanında tansiyonumuz hep yüksek çıkıyor. Sağlıklı olmazdı” dedik. Hep birlikte gülüştük. Sonra onları yolcu ettik.


TV8 gemi seferlerini düzenleyen Apex Tur'un sahipleri Buyan kardeşler ve yöneticilerle röportaj yaptı


Gezi boyunca durmadan çalışan ekip herkesi memnun etmeye çalıştı


İzmir'in Kordon boyunda çimenler

ÇİMENLERİN ÜZERİNDE YATMA KEYFİ

Hürriyet gazetesinde masa başında çalıştığım dönemde bazen bir ağacın altında, püfür püfür esen rüzgarda çimenlerin üzerinde yalınayak yatmayı özlerdim.



Sahilde İzmirlilirle birlikte çimenlerin üzerinde uzandık. Püfür püfür esen imbat rüzgarı içimizi serinletti. Sahilde balık tutanları, çimenlerin üzerinde aşk yapanları, bir köşede piknik yapanları seyrettik. İzmir çok güzeldi, canlıydı. Ölü şehir Korint'ten sonra cıvıl cıvıl gelmişti. Bizim insanımız çok çalışkan.Kar, kış, sıcam mıcak demiyor çalışıyor. Bırakırsanız 24 saat çalışır. Siesta miesta bizim insanımızı kesmez. Çalışır ve fırsatını buldumu da tatile çıkar. Aynen bizim gibi...


İzmir'de güneş bir başka batar

Çimenlerin üzerinde, esen rüzgarda Türkiye"ye dönmüş olmanın sarhoşluğunu üzerimizden attık. Otobüs saati geldiğinde servisle terminale gittik. Otobüsün koltuğuna oturdum ve İstanbul"da uyandım. Doğrusu İstanbul"a nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Eşimde bende iki gün boyunca yaptığımız gezinin sarhoşluğunu üzerimizden atamadık.
Apex Tur"un gemisi ile 7 gün 8 gece müthiş keyifli bir gezi yaptık. Bir zamanlar "Aş Gemisi" filmi oynardı. Ünlü sanatçı Metin Ersoy "O gemide bende olsaydım" diye şarkı söylerdi. Gemi seyahati Türk insanı için hayaldı. Ancak Apex Tur, Türk insanı için hayal olan gemi seyahatini gerçek yaptı. Artık Türklerde gemi seyahatine alıştılar. Ocean Majesty gemisi artık Akdeniz'e açılıyor. Ege ve Akdeniz turu için hem uygun fiyat, hem de konfor arayanların mutlaka gitmeleri gerekiyor.
Apex Tur, "Her sefer ayrı bir keyif'un yaşandığı rüya gibi bir tatil sunuyor

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.